Kaygılı Bağlanma Nedir? Belirtileri, Nedenleri ve Tedavisi

Düşük özsaygı, reddedilme ya da terk edilme korkusu ve ilişkilerde aşırı bağımlılık, kaygılı bağlanma stilinin en belirgin özellikleridir. Ancak, bireyler zaman içerisinde çaba göstererek bu durumu güvenli bir bağlanma stiline dönüştürebilirler. Bu makalede, kaygılı bağlanma ile ilgili sıkça sorulan soruları ve bu durum hakkında bilinmesi gerekenleri detaylı bir şekilde ele alacağız.

İçindekiler

Kaygılı Bağlanma Nedir?

Kaygılı bağlanma, güvensiz bağlanma stillerinin üçünden biridir. Genellikle erken çocukluk döneminde ortaya çıkar. Kaygılı bağlanma stilinin temel nedeni, ebeveynlerin uyumsuz, çelişkili veya tutarsız davranışlarıdır.

Takdir edilmek, ilgi görmek ve desteklenmek… Hepimiz bu duygulara ihtiyaç duyarız, değil mi? Sevilmek, güvende hissetmek ve değer verilmek çoğu insanın ortak arzularıdır. Hiç kimse dışlanmayı veya yalnız kalmayı sevmez. Ailemizden, dostlarımızdan ya da partnerimizden duygusal destek ve onay beklemek tamamen doğaldır. Ancak, bu ihtiyaçlar orantısız bir seviyeye ulaşır ve işlevselliğimizi bozmaya başlarsa, sorunlar ortaya çıkabilir.

Örneğin, terk edilme korkusu ya da güven ihtiyacı, ilişkilerimizi sabote edecek kadar yoğun hale gelebilir. Bu duygular kontrol edilemediğinde sosyal bağlarımızda ciddi sorunlar yaratabilir.

Kaygılı bağlanma stilini anlamak her zaman kolay olmayabilir. Sosyal ilişkilerdeki kalıplar ve tutarsızlıklar, bu duruma işaret edebilir. Her bir bağlanma türüne işaret eden fark edilebilir belirtiler vardır. Bu makale, kaygılı bağlanma stilinin nasıl oluştuğunu, kendinizde (ve diğerlerinde) kaygılı bağlanma stili olup olmadığını nasıl fark edebileceğinizi ve bu konuda neler yapabileceğinizi anlamanıza yardımcı olacaktır.

Bağlanma Teorisi Nedir?

Bağlanma teorisinin temelleri 1950’li yıllara dayanır. Psikiyatrist ve psikanalist John Bowlby’e göre, çocukların erken dönemdeki “bakım verenleriyle” olan ilişkisi, hayatı boyunca sosyal etkileşimlere ve ilişkilere karşı tutumlarını şekillendirir.

Bir bebek doğduğunda, karşılaştığı ilk sosyal bağ genellikle bakım verenleriyle (çoğunlukla ebeveynlerden ‘birincil bakıcı’ ile) olur. Bu aşamada çocuğun beyninde, sosyal etkileşimlere dair bir algı oluşmaya başlar. Eğer çocuk, bakım verenlerinin duygusal ihtiyaçlarına duyarlı olduğu, sıcak ve destekleyici bir ortamda büyürse güvenli bir bağ (güvenli bağlanma) oluşur.

Böylece çocuk dolaylı olarak, duygularının ve ihtiyaçlarının tanınacağını; destekleneceğini ve sevileceğini; yani genel olarak insanlara güvenilebileceğini öğrenir.

Bunun aksi olduğunda ise; yani çocukta ihtiyaçlarının hemen karşılanmadığı algısı gelişirse, bakım verenleriyle güvenli ve istikrarlı bir bağ kuramaz. Bu durum, kişide ilişkilerin nasıl işlediğine dair işlevsel olmayan bir algıya yol açar.

Yetişkinlerde üç tür güvensiz bağlanma stili vardır:

  • Kaygılı Bağlanma
  • Kaçıngan Bağlanma 
  • Kaygılı-Kaçıngan (Dezorganize) Bağlanma
 

İlişkilerde Kaygılı Bağlanma Stili Neden Olur?

Kaygılı bağlanma stilinin gelişimi, genellikle tutarsız bir ebeveynlik modeli ile ilişkilendirilir.

Bazen ebeveynler, çocuğun ihtiyaçlarına destekleyici ve duyarlı bir şekilde yaklaşırken bazı zamanlarda ise çocuğa karşı uyumsuz bir tavır sergileyebilmekteler. İşte bu tutarsızlık, çocuğun ebeveynlerin davranışlarının ne anlama geldiğini ve gelecekte ne tür bir tepki beklemesi gerektiğini anlamasını zorlaştırabilir. Dolayısıyla, çocuk bakım verenleriyle olan ilişkisi hakkında karışık duygular geliştirebilir; çünkü ebeveynlerin davranışları çocuğa çelişkili sinyaller göndermektedir.

Kaygılı-kaçıngan bağlanma stilinin gelişimiyle bağlantılı bir diğer faktör ise, bakım verenlerin gösterdiği “duygusal açlık” olarak adlandırılan durumdur.

Bu durumda, bakım verenler çocuklarının ihtiyaçlarını gözetmekten ziyade kendi ihtiyaçlarını karşılamak için çocuklarla duygusal ya da fiziksel yakınlık arayışı içine girerler.

Bu tür ebeveynler müdahaleci ya da aşırı korumacı görünebilir. Çocuğu kendi sevgi ihtiyaçlarını tatmin etmek ya da kendilerini mükemmel bir ebeveyn olarak göstermek için kullanabilirler.

Bir çocuğu bu şekilde yetiştirmek, kendisi de aynı şekilde büyütülmüş olan yetişkinin “otomatik ve farkına varılmamış bir davranış kalıbı” olabilir.

Kaygılı-kaçıngan bağlanma stili geliştiren bir çocuğun bakım verenlerinin, genellikle kendilerinin de kaygılı bir bağlanma stiline sahip olması muhtemeldir. Bu durum genetikle ilgili değil, davranışsal kalıpların nesiller boyunca sürekliliğiyle ilgilidir.

Hangi Çocuklar Kaygılı-Kaçıngan Bağlanma Geliştirme Riski Altındadır?

Çocuğun duygusal ihtiyaçlarına tutarsız yanıt verme, uyumsuzluk ve duygusal mesafe, çocuğun yaşamına aşırı müdahil olma gibi faktörler, kaygılı-kaçıngan (dezorganize) bağlanma stilinin gelişimi için risk faktörleri arasındadır.
Daha az yaygın olan bazı risk faktörleri de şunlardır:

  • Fiziksel ya da psikolojik istismar
  • Bakım verenden erken ayrılmak
 

Unutulmamalıdır ki güvensiz bir bağlanma stiline sahip olmak bir akıl hastalığı ya da bozukluk değildir. Yetişkinler arasında oldukça yaygındır. Çoğu durumda endişe edilecek bir durum değildir. Yine de kararsız/güvensiz bir bağlanma stiline sahip olmak, ilişkilerde bazı sıkıntılara yol açabilir.

Bu bağlanma stiline sahip olan kişi, aynı anda hem yakınlık ister, hem de yakınlıktan korkar. Çocuklukta, genellikle anne ya da baba ile olan ilişki korku, travma veya istismar gibi deneyimlerle, karmaşık bir hal almıştır. Çocuk, bakıcısına güvenmek ister ancak aynı zamanda bakıcı, çocuk için korkutucu bir figürdür. Bu durum, çocuğun bağlanma davranışlarında kaotik bir yapı oluşturur. Dolayısıyla, yetişkinlikteki ilişkilerinde istikrarsızlık, çelişkili duygular ve yakınlık kurmakla ilgili kafa karışıklığı ve güvensizlik görülür. 

Yetişkinlerde Kaygılı Bağlanma Stilinin Belirtileri

Kaygılı bağlanma stiline sahip yetişkinler, kendilerini ilişkinin değersiz bir parçası olarak görürken, diğerlerine orantısız bir değer atfederek hayatlarının merkezine koyma eğilimindedir. Bu kişiler genellikle düşük özsaygıdan mustariptir.

Bu bireyler, partnerlerinin ihtiyaçlarına duyarlı ve uyumlu olsalar da ilişkilerde kendi değerleri konusunda genellikle güvensiz ve kaygılıdır.

Sevdikleri bir kişi onları reddederse, ya da ihtiyaçlarına yanıt vermezse, genellikle kendilerini suçlar veya kendilerini sevgiyi hak etmeyen biri olarak görürler. Terk edildiklerinde ya da bir ilişki bittiğinde, oldukça şiddetli seyreden bir yas süreci yaşayabilirler. Kabullenmekte zorlanarak, biten ilişki toksik bir ilişki olsa bile, giden partneri geri kazanma konusunda büyük tavizler vermek pahasına da olsa olağanüstü takıntılı bir çaba içine girerler.

Kaygılı bağlanma nedir ve ilişkilerde bağlanma stili ne tür sorunlara sebep olur.

Genel olarak, kaygılı bağlanma stiline sahip yetişkinlerin sevildiklerine, değerli olduklarına ve yeterli olduklarına dair sık sık teyit ve güvence alma ihtiyaçları vardır.

Terk edilme korkusu, bu bireylerin partnerlerine karşı yoğun bir kıskançlık ya da şüphecilik göstermelerine neden olabilir. Ayrıca bu bireyler, terk edilmemek için (veya partneri geri kazanmak için) partnerinin cüretkâr bir şekilde aştığı tüm sınırları da görmezden gelme eğilimi gösterebilirler.

Bu korku, aynı zamanda, onların umutsuz, bağımlı ve ilişkilerine aşırı odaklı hale gelmelerine yol açabilir. Kaygılı bağlanma stiline sahip yetişkinler, yalnız kalmaktan korkar veya yalnızlığa katlanamaz hale gelebilirler. Onlar için önemli olan “mutlu ve uyumlu bir ilişki” içinde olmaktan ziyade “bir ilişki” içinde olmaktır. Bu nedenle de sık sık yanlış seçinler yapmaları da olasıdır. Toksik bir ilişki içinde olsalar bile sorunları görmezden gelerek ilişkiyi sürdürmek için obsesif bir çaba içinde olma eğilimi gösterebilirler.

Bu bireyler, yakınlık ve samimiyet arayışındadır ve oldukça duygusal olup, adeta başkalarına bağımlıdırlar. Sevilen kişinin varlığı, onların güçlü duygusal ihtiyaçlarına bir çare ve tek çare gibi görünür.

Kaygılı Bağlanma Stili ve İlişkiler

Güvensiz bağlanma stiline sahip olanlar sürekli duygusal iniş çıkışlar yaşadıkları için ilişkiler kendileri için aslında çok yorucu olabilir. Özellikle Kaygılı, ambivalan bağlanma toplumda sıkça görülen bir durumdur.

Bu durum kişinin ilişkilerinde kaygı, stres, mutsuzluk, tedirginlik ve dolayısıyla da “düşük yaşam doyumu” yaratabilir. Kaygılı bağlanma stiline sahip yetişkinler için ilişkiler hem “hayat kurtarıcı” hem de “hayatı tehdit edici” olabilir.

Bir yandan, yalnız kalma ya da reddedilme korkusu, bir zehir gibi rahatsız edici bir duygu haline gelerek kişide sürekli bir şüphe ve endişe kaynağı haline gelir; diğer yandan, sevilen kişinin varlığı ve daha da önemlisi sevgisini göstermesi, bu zehrin panzehri gibi hissedilir.

Bununla birlikte, kaygılı bir birey ilişkideki yerinden ve partnerinin kendisini kendi sevdiği kadar sevip sevmediğinden hiçbir zaman emin olamadığı için sürekli bir tedirginlik içinde olur. Partnerden gelen en ufak bir hayal kırıklığı veya reddedilme işareti, zaten düşük olan özsaygı ve özgüven üzerinde büyük bir tehdit oluşturur. 

Bağlanma Stilinizi Değiştirebilir Misiniz?

İyi haber şu ki, bağlanma stilleri değişebilir. Bazen bu değişim kendiliğinden de gerçekleşebilir: Güvenli bağlanma stiline sahip biriyle uzunca bir süre ilişkide olmak; bu süre içinde onunla duygusal yakınlık kurmayı başarmak, kişide zamanla huzur ve istikrar duygusu sağlayabilir.

Bu yeni deneyim, algılarda bir değişime ve yeni alışkanlıkların, davranış kalıplarının oluşmasına yol açabilir. Ancak, bazı kişilerin bağlanma stili üzerinde daha fazla çalışması gerekebilir. Geçmişi değiştiremezsiniz, ama bugünü değiştirebilirsiniz.

Güvensiz bir bağlanma stilini iyileştirmenin anahtarı, sevdiklerinizle, özellikle de partnerinizle olan etkileşimlerinizi anlamlandırmak ve farkındalıktır. İlişkilerdeki davranış kalıplarınızı tanımak ve bunların farkında olmak, sorunu çözmeyi kolaylaştıracaktır.

Çocukluk deneyimlerinizi analiz etmek ve anlamlandırmak da önemlidir. Geçmişte yaşananların bugünü ve geleceği etkilemek zorunda olmadığını fark etmek, fark etmekle kalmayıp bunu içselleştirmek, yerleşmiş davranış kalıplarını ve alışkanlıkları kırmayı kolaylaştırır.

Elbette, bu kalıplar üzerinde çalışmak amacıyla bir klinik psikologdan terapi desteği almak, güvenli bağlanma stiline geçiş için en ideal yoldur.

Hangi yolu seçerseniz seçin, bağlanma stilinizi değiştirmek istiyorsanız bu konuda kendinizin de çaba göstermeye istekli olmanız gerektiğini unutmayınız. Terapiler birinin diğerine yaptığı bir şey değil, iki kişinin iş birliği ile yürütülen süreçlerdir. İster bir arkadaşla ister bir terapistle veya ister bir kitap üzerinden çalışıyor olun; istikrar, isteklilik ve gayret, bu sürecin temel taşlarıdır.

Kaynaklara Göre Farklılıklar

Güvensiz bağlanma türleriyle ilgili farklı kaynaklarda farlı terimler görürseniz kafanız karışmasın. Bu kafa karışıklığı, bağlanma teorisinin farklı yorumlarından ve adlandırmalarından kaynaklanıyor. John Bowlby ve Mary Ainsworth’un klasik bağlanma teorisinden başlayan bu kavramlar, yetişkin bağlanma stillerine (örneğin, Bartholomew ve Horowitz’in modeli) doğru evrilirken, farklı kategorilere ayrılmıştır.

Bu bağlamda, güvensiz bağlanma genelde üç ana türe ayrılır, ancak bu türlerin adlandırılması kaynaklara göre farklılık gösterebilir. Yaygın kullanılan terminolojileri şu şekilde gruplandırabiliriz:

Kaygılı Bağlanma (Ambivalan Bağlanma)

  • Diğer Adları: Ambivalan bağlanma, kararsız bağlanma.
  • Özellikleri:
    • Yakınlık ve onaylanma ihtiyacı yoğundur, ancak sürekli terk edilme korkusu yaşanır.
    • Bu kişiler, ilişkilerinde genellikle bağımlı, kıskanç ve aşırı sahiplenici olabilir.
    • Çocuklukta, bakıcıların sevgi ve ilgiyi tutarsız bir şekilde göstermesi, bu bağlanma stilinin temelidir.
    • Yetişkinlikte, sürekli “Acaba beni seviyor mu?” veya “Terk edilir miyim?” gibi kaygılar yaşanır.

Kaçıngan Bağlanma

  • Diğer Adları: Duygusal uzaklık bağlanması, mesafeli bağlanma.
  • Özellikleri:
    • Kişi, duygusal yakınlıktan kaçar, bağımsızlığına aşırı vurgu yapar.
    • Yakın ilişkilerde savunmacı bir tutum sergiler ve bağlanmaktan korkar.
    • Çocuklukta, genellikle ilgisiz veya duygusal olarak erişilemez bakıcılarla büyümek bu bağlanma tarzını geliştirir.
    • Yetişkinlikte, kişi başkalarına duygusal olarak mesafeli ve soğuk davranabilir.

Dezorganize Bağlanma (Kaygılı-Kaçıngan Bağlanma)

  • Diğer Adları: Kaygılı-kaçıngan bağlanma, korkulu bağlanma.
  • Özellikleri:
    • Hem yakınlık arayışı hem de yakınlıktan korkma davranışları bir aradadır.
    • Çocuklukta, genellikle travma, ihmal veya korkutucu bir bakıcıyla olan ilişki bu bağlanma tarzına yol açar.
    • Bu kişiler, ilişkilerde çelişkili davranışlar sergiler; bir yandan yakınlık isterken, diğer yandan reddedilme korkusuyla mesafeli davranabilirler.
    • Yetişkinlikte, “Kaçsam mı, kalsam mı?” ikilemi sürekli olarak yaşanır. Yakınlık hem çekici hem de tehdit edici gelir.
 

Bazı kaynaklarda, kaygılı bağlanma ve ambivalan bağlanma eşanlamlı olarak kullanılırken, korkulu bağlanma ve dezorganize bağlanma, birbirinin yerine geçebilir. Ancak aşağıdaki iki ana model, bu terminolojik farklılıkları gayet güzel açıklar:

Klasik Bağlanma Teorisi (Bowlby ve Ainsworth)

Güvensiz bağlanma türleri:

  • Kaygılı Bağlanma
  • Kaçıngan Bağlanma
  • Dezorganize Bağlanma

 

Yetişkin Bağlanma Modelleri (Bartholomew ve Horowitz)

Dört ana bağlanma stili:

    1. Güvenli Bağlanma
    2. Kaygılı Bağlanma
    3. Kaçıngan Bağlanma
    4. Korkulu-Kaçıngan Bağlanma (Dezorganize bağlanmaya yakın bir tarz)

Özet

  • Kaygılı bağlanma, terk edilme korkusuyla yoğun yakınlık arayışını ifade eder.
  • Kaçıngan bağlanma, bağımsızlığı korumak adına duygusal yakınlıktan kaçmayı ifade eder.
  • Dezorganize bağlanma, hem yakınlık ihtiyacı hem de korku arasında çelişkili davranışlarla karakterizedir.
  • Korkulu bağlanma, genellikle dezorganize bağlanma ile aynı bağlamda kullanılır.
 

Eğer bir kaynaktaki terminolojiyi anlamakta zorlanıyorsanız, genellikle bağlanma stillerinin dinamiklerine odaklanmak daha faydalıdır, çünkü terimlerden çok bu dinamikler daha önemlidir.

Picture of Klinik Psikolog BURAK UÇKUN

Klinik Psikolog BURAK UÇKUN

Hipnoterapi diplomasını dünyanın ulusal akreditasyona sahip ilk hipnoterapi akademisi olan, ABD Los Angeles’taki HMI College of Hypnotherapy‘de aldı. Lisans eğitimini yüksek onur derecesiyle ve bölüm ikincisi olarak mezun olduğu İstanbul Nişantaşı Üniversitesi, “Psikoloji” bölümünde tamamladı. “Klinik Psikoloji” alanında Yüksek Lisans eğitimini (tezli) İstanbul Beykent Üniversitesi‘nde başarıyla tamamlayarak Uzman Klinik Psikolog unvanını aldı. Ayrıca inşaat mühendisliği lisans diplomasına da sahip olan Klinik Psikolog Burak Uçkun, "American Hypnosis Association" akredite hipnoterapistler listesinde yer almaktadır. Yetişkinler için Bilişsel Davranışçı Terapi ve Hipnoterapi yönelimli psikoterapi hizmetleri vermekle beraber alandaki uzmanlara Hipnoz eğitimleri de vermektedir.

Yazarın Tüm Makaleleri
Picture of Klinik Psikolog BURAK UÇKUN

Klinik Psikolog BURAK UÇKUN

Hipnoterapi diplomasını dünyanın ulusal akreditasyona sahip ilk hipnoterapi akademisi olan, ABD Los Angeles’taki HMI College of Hypnotherapy‘de aldı. Lisans eğitimini yüksek onur derecesiyle ve bölüm ikincisi olarak mezun olduğu İstanbul Nişantaşı Üniversitesi, “Psikoloji” bölümünde tamamladı. “Klinik Psikoloji” alanında Yüksek Lisans eğitimini (tezli) İstanbul Beykent Üniversitesi‘nde başarıyla tamamlayarak Uzman Klinik Psikolog unvanını aldı. Ayrıca inşaat mühendisliği lisans diplomasına da sahip olan Klinik Psikolog Burak Uçkun, "American Hypnosis Association" akredite hipnoterapistler listesinde yer almaktadır. Yetişkinler için Bilişsel Davranışçı Terapi ve Hipnoterapi yönelimli psikoterapi hizmetleri vermekle beraber alandaki uzmanlara Hipnoz eğitimleri de vermektedir.

Yazarın Tüm Makaleleri

Bunlar da ilginizi çekebilir

Sorularınız mı var?

Telefon veya e-posta ile irtibata geçmekten çekinmeyin

Hipnoz Uzmanı ve Klinik Psikolog Burak Uçkun
Klinik Psikolog BURAK UÇKUN

Merhaba...

Sorunuz mu var?

bilgi@hypnotistanbul.com 
Tel: 0539 914 23 10

Sorularınız için telefon ya da e-posta yoluyla irtibata geçmekten çekinmeyiniz.

hypnotistanbul