Logo

Hipnoz Nedir? Ne Değildir?

Hipnoz, yüzyıllardır bilim insanlarının, psikologların ve halkın merakını uyandıran ilgi çekici bir konudur. Dünyada yıllardır sahne şovlarından terapi seanslarına kadar çok çeşitli şekillerde kullanılmıştır. Hipnotizmanın gerçekte ne olduğunu ve bu konuda doğru sanılan yanlışları anlamak için önce Hipnozun tanımını doğru yapmak gerekir. Bu makalede hipnoz yönteminin gerçekte ne olduğunu, tarihçesini ve kullanım alanlarını tüm yönleriyle ve bilimsel bir bakış açısıyla ele alıyoruz.

Hipnoz Nedir?

Hipnoz, dikkatin verimli bir şekilde içsel deneyimlere yönlendirildiği yüksek bir konsantrasyon ve odaklanma halidir. Genellikle derin bir gevşeme de eşlik eder. Hipnotize olmak için hipnotistin yönerge ve talimatlarını uygulama konusunda istekli ve gayretli olmak yeterlidir. Hipnotik zihin durumuna giren süjeye aktarılan direkt ve dolaylı telkinler, seçici bir farkındalık hali içinde bilinç dışı düzeyde işlenir. Hipnotizma bazı kaynaklarda “uyku benzeri, uyku ile uyanıklık arası bir hal” olarak tanımlansa da hipnozdaki kişiler aslında uyumaz.

Hipnoz Nedir Makale İçeriği

Hipnozun Psikolojideki Yeri

Hipnoz psikolojide harika bir terapi aracı olarak kabul ediliyor. Dünyada hipnoz tedavilerinin psikoloji ve tıp alanında kullanımı çok yaygındır. Amerikan Psikoloji Derneği (APA), hipnoterapinin etkinliğini değerlendirmek için yaptığı birçok bilimsel araştırma ve klinik çalışmalar sonucunda, hipnozun tedavilerde de kullanılabilen bir prosedürdür olduğunu kabul etmiştir.

Amerikan Tıp Birliği (AMA) da hipnozun bir çok konudaki etkililiğini destekleyen araştırma sonuçlarını yayınlamış ve 1958 yılında hipnoz yönteminin tıbbi ve psikoterapötik bir araç olarak kullanımını onaylamıştır.

Psikolojide hipnoz kullanımı ile ilgili yapılan bilimsel çalışmalar, hipnozun psikolojik sorunların tedavisinde tamamlayıcı terapi olarak büyük fayda sağladığını gösteriyor. Günümüzde hala hipnoz ile ilgili çeşitli bilimsel araştırma çalışmaları yapılıyor. Benim Klinik Psikoloji Yüksek Lisans tezim olan “Hipnoz İle Uçak Fobisinin Giderilmesi” ile ilgili uygulamalı bilimsel araştırma da bu konuda literatürde yerini alan bilimsel araştırmalardan biridir. (YÖK Ulusal Tez Merkezi’nden indirebilirsiniz)

Hipnoz Tedavi midir?

Hipnoz, tedavi süreçlerinin bir parçası olabilir; ancak, bunu sadece bir “tedavi yöntemi” olarak nitelendirmek yanıltıcı olacaktır. “Terapi”, psikolojik, fiziksel, duygusal veya davranışsal sorunları gidermek için uygulanan tedavi yöntemlerinin genel bir tanımıdır; yani, “tedavi” demektir. Hipnoz ise, terapötik amaçlarla da kullanılabilen bir tekniğin adıdır. Hipnozun terapi veya tedavi amacıyla kullanıldığı uygulamaya “Hipnoterapi” denir. (Hipnozla Tedavi). Dolayısıyla hipnoz, tedavinin kendisi değil, tedavi sürecinde de kullanılabilen bir araçtır. Bu bağlamda, “hipnoz bir tedavidir” demek yanlış bir ifade olur. “Hipnoz, ruhsal sorunların tedavisinde kullanılabilecek bir psikolojik teknikler bütünüdür” demek, daha doğru bir tanımlama olacaktır.

Hipnoz metodu psikolojide bazı konularda birincil terapi aracı olarak kullanılabilirken diğer konularda ise Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) gibi farklı terapi yaklaşımlarını destekleyen bir tamamlayıcı terapi yöntemi olarak kullanılır. Bazı zorlu konularda diğer terapi yöntemleriyle beraber kullanılması, iyileşme sürecine büyük katkı sağlar.

Hipnoz Bilinçaltı Temizliği midir?

Sanılanın aksine hipnoz, bilinçaltı temizliği kavramıyla eş anlamlı değildir. Ancak bu yöntemle bilinç dışı kodlar ile ilgili çalışmalar yapılabildiği için, halk arasında bilinçaltı temizliği kavramıyla özdeşleştirilmiştir. Psikolojide bilinçaltı temizliği adı verilen spesifik bir uygulama yoktur.

Hipnoz Olmak Nasıl Bir Histir?

Hipnoz hali, uykuya dalmadan 5-10 dakika öncesindeki hissiyata benzer. Aslında uyumadan önce hepimiz hipnoza giriyoruz, ondan sonra uykuya geçiyoruz. Bir hipnotistin yardımıyla da girebileceğiniz bu harika zihin durumu o kadar doğal bir şekilde yaşanır ki hipnoz olan kişiler bazen “galiba ben hipnotize olmadım… çünkü her şeyi hatırlıyorum… uyumadım ki… hatta aklıma ‘akşam ne yemek yapayım’ gibi alakasız düşünceler de geldi… galiba ben hipnoza giremedim…” gibi şeyler düşünebilir. 

Bu durum çok normaldir çünkü hipnoz, filmlerde görüldüğü gibi bir kendinden geçme hali değildir. Hipnotik zihin durumundaki kişiler elbette söylenenlerin tamamen farkındadır. Hipnoz sırasında çeşitli çağrışımlarla zihninizde bir çok bilinçaltı düşünce içeriği oluşur. Terapiye istekli ve iş birliği içinde olduğu sürece herkes belli bir derinlikte hipnotik deneyim yaşayabilir.

İsteyen herkes hipnoza girebilir. Ancak herkesin deneyimi de kendine özgü bir hissiyatta olur. Hipnoza girince Matrix filminin içindeki bir karakter gibi hissedeceğinizi düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz. Hipnotizma mistik, spiritüel veya doğaüstü bir durum değildir.

Zihin Kuramı (Video)

Bu sayfadaki (aşağıdaki) video, hipnoz nedir sorusunun en basit ve kapsamlı açıklamasını içermektedir. Bu videoyu izlemek, aşılması hedeflenen bir problemin nasıl oluştuğu, hipnotik yaklaşımın kişilere neden ve nasıl yardımcı olabileceği hakkında derin bir iç görü kazanmanıza yardımcı olur. 

Hipnoz Kontrol Kaybı Değildir

Hipnoz nedir ve ne değildir; mitler ve gerçekler.Hipnotik deneyim sırasında telkine açık halde olmanıza rağmen daha sonra pişman olacağınız bir söz veya davranışta bulunmanız mümkün değildir. Uygulama sırasında istediğiniz anda gözünüzü açabilir, hatta isterseniz kalkıp gidebilirsiniz. Hipnotik hali sürdürüp sürdürmemek tamamen kendi kontrolünüzdedir.

Youtube’da bazı sosyal medya fenomenleri, yayınladıkları videolarda maalesef hipnozu çok yanlış tanıtıyorlar. Bu tür videoları izleyenler hipnozun dinamiklerini bilmedikleri için gördüklerini yanlış yorumlayarak hipnozu bir zihin kontrolü gibi algılıyorlar.

Düşünsenize; hipnoz zihin kontrolü olsaydı, o zaman mahkemelerde ve karakollarda kadrolu devlet memuru hipnotistler olurdu. Böylece şüpheliyi veya sanığı hipnoza alıp bülbül gibi şakıtırdı öyle değil mi? Hipnoz “birini kontrolünüz altına alıp her söylediğinizi yaptırabileceğiniz bir sihirli güç” olsaydı, cezaevlerine de gerek kalmazdı. Suçluları hipnoza alıp “bir daha asla hırsızlık yapamıyorsun” gibi telkinlerle rehabilite ettikten sonra serbest bırakmak, dünyada standart bir uygulama olurdu.

Bir sinemada duygusal bir film izlerken gözleriniz dolar; komedi filmi izliyorsanız zaman zaman kahkahalarla gülebilirsiniz ama filmi izlemeyi sürdürüp sürdürmemeye de yine siz karar verirsiniz, öyle değil mi? Hipnotik metotların işleyişi de böyledir. Kontrol tamamen sizdedir.

Kişi Kendi İsteği Dışında Hipnoza Alınabilir mi?

Hipnoz nasıl yapılır

Hipnoz olmayı istemeyen birinin kendi isteği dışında hipnotize edilmesi mümkün değildir. Hipnotizma böyle bir şey olsaydı, tüm toplumlar kolayca zombi gruplarına dönüşmezler miydi? Bu nedenledir ki “kimse beni hipnotize edemez, hadi beni hipnotize et bakalım edebilecek misin” tarzındaki yüzeysel taleplere hipnoterapi yapmak, vakit kaybından başka bir şey değildir. 

Hipnoz, birinin diğerine yaptığı bir şey değil, iki kişinin iş birliğiyle gerçekleşebilen bir zihinsel durumdur.

Hipnotist, hipnoza girmesi için kişiye (süjeye) rehberlik eder; bazı yönergeler ve talimatlar verir. Danışan bu yönergeleri uygulamak için gayretli olursa, hipnoza girmemesi için hiçbir sebep yoktur. Hipnoza girmekteki başarınız, terapistinizle işbirliği yapma isteğinize kendinize izin vermenize bağlıdır. Hipnoz olmak istemeyen birini kimse hipnotize edemez.  

Kişi Hipnozdayken Sırlarını İfşa Eder mi?

Hipnotik haldeyken kişiler normalde söylemeyeceği şeyleri söylemeyeceği gibi normalde yapmayacağı şeyleri de yapmaz. Zaten kişi kendisi de istemiyorsa, isteği dışında hipnotize olması da mümkün değildir. Kişi bu zihin durumundayken daha sonra pişman olacağı hiçbir söz veya davranışta bulunmaz. Sırlarını ifşa etmez. Kişinin etik değerleriyle çatışan, kişinin kendisi için faydalı olmayacak her türlü telkin, zihin tarafından mutlaka geri çevrilir.

Örneğin: uçak korkusu için hipnoz seansı alan birine, sırf iyilik olsun diye seans sırasında sigarayı bırakmasına yönelik telkinler de verirseniz, kişinin sigarayı bırakma gibi bir isteği olmadığı için bu telkinler hiçbir işe yaramaz. Hipnotizma, zihin kontrolü değildir.

Hipnozdan Uyanamama Miti

Hipnozdan çıkamama gibi bir ihtimal kesinlikle söz konusu değildir. Hipnozun tarihinde böyle bir şey görülmemiştir. Hipnozun keyifli ve sakin duygusu nedeniyle seansa yorgun gelmiş olan bazı kişiler hipnoz sırasında uykuya dalarsa, bir süre sonra zaten kendiliğinden uyanır. Hipnozda sıkışıp kalmak diye bir şey yoktur. 

Ani gürültü ve ani sıcaklık değişimleri de hipnotik zihin durumunu sonlandırabilir. Hipnoz uyku hali olmadığı için hipnoza giren birini hipnozdan çıkarma prosedürüne “uyandırmak” yerine “hipnotik hali sonlandırmak” terimini kullanmak daha doğru olur.

Kimler Hipnoz Olabilir?

Psikoz veya genel olarak belirtmek gerekirse çok ciddi bir psikiyatrik rahatsızlığı olmayan herkes hipnoz olabilir. Akıl sağlığı yerinde olan kişilerin çoğu az ya da çok, belli bir derinlikte hipnoza kolaylıkla girebilir. Hipnoza kolay giren kişilerin zayıf zihinli kişiler olduğunu sanıyorsanız, yanılıyorsunuz.  Tam tersine; zeka seviyesi yüksek olan kişilerin zihinsel becerileri daha yüksektir. Zeki kişilerin terapiye uyumları ortalama zeka seviyesindeki birinden çok daha yüksek olacağı için terapiden başarılı sonuçlar alma şansları da aynı oranda yüksek olur. 

Kısacası; hipnoza girmek bir irade zayıflığı değildir. Danışanın seans öncesinde hipnoz metodu ile ilgili doğru bilgilere sahip olması önemlidir. Ayrıca zihinsel beceriler ve terapiye istekli olup olmamak da başarılı sonuçlar almayı kolaylaştırır. Kendi de istekli olduğu sürece herkes terapiden fayda görebileceği belli bir derinlikte hipnoza kolaylıkla girebilir.

Kimler Hipnoz Olamaz?

Genellikle herkes, fayda görebileceği belli bir derinlikte hipnoza girebilir desek de hipnoza girmeye uygun adaylar olduğu gibi uygun olmayan adaylar da vardır. Kişide psikoz türevi ağır psikiyatrik bozukluklar olmaması önemlidir. Psikotik hastalıklarda; örneğin şizofreni, paranoya gibi, hastanın iç görüsünün kaybolduğu rahatsızlıklarda kesinlikle uygulanmamalıdır. Alkol veya madde etkisi altındaki kişilere de hipnoz uygulanmaz.

Hipnoz yöntemi çok ciddi psikiyatrik bozuklukları olan kişiler için uygun değildir. Örneğin; Bipolar Bozuklukta ve özellikle de “mani” evresinde hipnotik uygulamalar yapılması uygun değildir. Manik veya psikotik bireylere sigara bırakma seansı gibi yüzeysel bir konuda bile hipnotik uygulamalar yapılmamalıdır.

Ağır depresyon (majör depresyon) gibi ilaç tedavisinin şart olduğu kişilerde ilaç tedavisi ihmal edilerek onun yerine birincil yöntem olarak hipnoz kullanılırsa, bu durum kişiye yarardan çok zarar getirir. Dolayısıyla, bu terapi modeli eğer klinik konularda kullanılacaksa, hipnotizörün klinik tanı becerilerine sahip bir uzman olması şarttır. (Örn. Psikiyatrist ya da Klinik Psikolog).

Hipnoz Tehlikeli midir?

Hipnoz yöntemi, denemek isteyen herkes için çok doğal ve güvenlidir. Muhakeme yeteneği olmayan ve/veya gerçeği değerlendirme yeti bozukluğu (psikoz) olan kişilerde kullanılmadığı sürece zarar görülmesi muhtemel bir uygulama değildir. 

Bu sorunun cevabını tıpkı “bir kalemi göze batırmak” gibi düşünün: Bir kalem, güzel bir şiir ya da roman yazmak için de kullanılabilir ama birinin gözüne batırılırsa silah haline gelir, öyle değil mi? Bu bağlamda bakıldığında tehlikeli olan şey kalemin kendisi değil, nasıl ve ne amaçla kullanıldığıdır. Masum bir kalem de birine zarar verebilir. Zaten iyi bir hipnoterapist, danışanının hipnotik yöntemlere uygunluğu değerlendirmek için öncelikle mutlaka kapsamlı bir klinik değerlendirme görüşmesi yapacaktır. Bu nedenle, klinik alt yapısı olan uzmanlar tarafından uygulandığı sürece hipnoz metodu tehlikeli değildir.

Kimler Hipnoz Uygular? 

Hipnoz eğitimi almış olan uzmanlar kendi uzmanlık alanları dahilinde olan konularda uygulama yapabilirler. Dünyada hipnotik teknikler hekim veya klinik psikolog olan hipnoterapistler tarafından tedavi amacıyla kullanılırken, hipnotistler tarafından ise tedavi konuları dışında kalan (mesleki ve kişisel gelişim alanlarında) kullanılabilmektedir. Ancak yine de hipnotistin yüksek standartlarda bir eğitim almış olduğunu belgelemesi beklenir.

hipnoz ne demek

Bazı doktorlar “hipnoz metodunu sadece doktorlar ve diş hekimleri uygulamalıdır” dese de hipnozun psikoloji alanındaki uygulamaları, tıbbi uygulamalarından daha geniştir. Hipnozun elbette tıbbi konularda kullanım alanları da vardır ancak hipnoz metodunun klinik psikoloji ile ilişkisini dışlamak doğru olmaz.

Hipnoz, ruhsal bozuklukların tedavisi konusunda bir “klinik psikolog”, ya da “psikiyatrist hekim” tarafından uygulanırken; tıbbi hastalıklarda uygulanacaksa, söz konusu problemle ilgili konuda ihtisas yapmış bir doktor tarafından uygulanmalıdır. Örneğin; bir diyetisyenin kaygı bozukluğu olan birine anksiyete bozukluğu tedavisi yapması nasıl ki yanlış ise bir diş hekiminin de hipnoz ile depresyon tedavisi yapması da doğru olmaz. 

Hipnoz metodunu bir hekim, klinik psikolog veya diş hekimi uygulayacaksa, kendi alanındaki terapötik teknikleri ayrıca öğrenmek için iyi bir hipnoz eğitimi almış olmalıdır. Zira hipnoterapi, tıp fakültesi ya da üniversitelerin psikoloji bölümünün eğitim müfredatlarında yer almaz. Eğitiminin ayrıca alınması gerekir.

Hipnoz Tedavisi Hangi Durumlarda Kullanılabilir?

Hipnozun kullanım alanları oldukça geniştir. Tıbbi tedavi amaçlı veya tedavi amaçlı olmayan çeşitli kullanım alanları vardır. Hipnoz tedavisi ağır psikoz olmamak şartıyla genel psikolojik sorunların hemen hepsinde başarıyla kullanılabilir. Dünyada hipnozun en popüler kullanım alanları şunlardır: 

  1. Fobiler ve korkular,
  2. Sigara Bırakma,
  3. Ağrı yönetimi,
  4. Stres yönetimi,
  5. Performans artırma ihtiyacı duyulan konularda (ör. spor performansı),
  6. Özgüven ve kendine saygıyı artırma,
  7. Depresyon (hafif ve orta düzey),
  8. Anksiyete – Kaygı Bozukluğu,
  9. Uykuya dalma sorunları,
  10. Öfke kontrolü,
  11. Yeme Bozuklukları (tamamlayıcı terapi olarak),
  12. Yaratıcılık gerektiren konularda yaratıcılığın geliştirilmesine destek,
  13. Motivasyon ve kişisel hedeflere ulaşma,
  14. Davranış değişikliği,
  15. Olumsuz duygulardan özgürleşme ve geçmişle hesaplaşma,
  16. Öğrenme becerilerinin geliştirilmesi ve ders çalışma motivasyonu,
  17. Fazla kilolardan kurtulmak amacıyla zayıflama ve kilo problemi,
  18. Geçmiş travmaların iyileştirilmesi, yas ve kayıplar.
 

Ana menüdeki “Terapi Konuları” başlıklı sayfada hipnozun faydalı olduğu 70 konuyu inceleyebilirsiniz.

Hipnoz Tedavisi Kaç Seans Sürer?

Hipnoz tedavisi alan her bireyin ihtiyaçları ve hedefleri farklı olduğu gibi, kişisel özellikleri de farklıdır. Bu nedenle terapi sürecinin ortalama kaç seans sürebileceği konusunda önceden kesin ve net bir seans sayısı vermek zordur. Kullanılan terapi türü ne olursa olsun, insan faktörünün söz konusu olduğu hiçbir psikoterapi türünde kaç seans gerekebileceğini önceden bilemeyiz. Her kişinin probleminin niteliği, yoğunluğu ve kişisel özellikleri farklıyken standart bir seans tarifesi öngörmek mümkün değildir.

Konudan konuya değişmekle beraber bazı kişiler tek bir seansta bile belirgin bir gelişme gösterebilirken diğerleri çok daha fazla seansa ihtiyaç duyabilir. Kişiye ve problemin niteliğine göre 3 ila 12 seansa ihtiyaç duyulabilse de bir çok temel konu için ortalama 3 ila 6 seans civarı hipnoz seansı yeterli olabilmektedir. Destek alınan konu aynı bile olsa bazı kişiler daha az, bazıları ise daha fazla seansa ihtiyaç duyabilir. Yıllardır bizimle olan bir problemi sadece 1-2 seansta çözmeyi ummak, gerçekçi bir beklenti olmaz.

Kişisel farklılıklar ve her kişinin probleminin kendine özgü olması, ihtiyaç duyulacak seans sayısını önceden bilmeyi engelleyen temel unsurlardır. Bu durum sadece hipnoz ve hipnoterapi için değil, psikoloji alanındaki tüm terapi disiplinleri için geçerlidir. Her birey, probleminin doğasına ve kişisel özelliklerine göre farklı seans sayılarına ihtiyaç duyar. Bir saatlik seanslar sırasında hipnoz uygulama süresi genellikle 20 ila 40 dakika civarındadır. Bazen daha kısa veya daha uzun da sürebilir. Hipnoz seanslarının süresi konuya ve ilgili seans içeriğinin dinamiklerine göre değişir. 

Hipnoz Tedavisinde Seans Sayısını Belirleyen Faktörler

  • Problemin ne kadar ciddi olduğu, belirleyici faktörlerdendir.
  • Bireyin hipnoza girme yeteneği ve telkine duyarlılık düzeyi,
  • Kişinin hipnotistin verdiği talimatları takip etme ve uygulama konusundaki istekli olup olmadığı,
  • Hipnoterapistin deneyimi, uzmanlık düzeyi ve kullandığı hipnoz metodunun danışanla uyumu.
  • Kişinin zihinsel ve fiziksel sağlık düzeyi, yaşam tarzı, eşlik eden diğer problemler ve değişime istekliliği gibi kişisel özellikleri, 
  • Danışanın problemini aşma konusundaki motivasyonu ve terapistiyle işbirliği yapma konusundaki istekliliği,
  • Tedavinin nihai amacı ve hedefi.

Hipnozun Başarı Oranı Nedir? Kesin Çözüm müdür?

Hipnoz tedavisi birçok konuda başarı oranı çok yüksek olan etkili bir terapötik yaklaşım olsa da dünyada hiçbir yöntem, her kişide ve her konuda %100 başarı vaat edemez. Buna fizyolojik hastalıklar için uygulanan ilaç tedavileri de dahildir. Hipnotik uygulamalar “her derde deva bir sihirli değnek” gibi görülmemelidir.

Herhangi bir problemi aşmak için kullanılan yöntem veya ilaçlar ne olursa olsun; tıbbi, psikiyatrik, fizyolojik veya psikolojik herhangi bir sorunla ilgili kişiye önceden “kesin çözüm, %100 garanti, %97 başarı vb.” gibi temelsiz vaatler vermek etik değildir. Bu tür temelsiz vaatler verenlere itibar etmemek gerekir. Hipnoz da tıpkı ilaçlar ve diğer terapi ve tedavi disiplinleri gibi herkeste farklı düzeyde fayda sağlayacaktır. Hipnoz tedavisinin başarı oranı oldukça yüksektir ancak diğer tüm yöntemlerde olduğu gibi, %100 garanti vaat edemez.

Hipnoz Türleri Nelerdir?

Hipnozun farklı türleri vardır. Her bir hipnoz türü, kendine özgü bir uygulama yöntemine ve kullanım alanına sahiptir.

Klasik Hipnoz

Klasik hipnoz, terapistlerin hipnoterapide kullandıkları en yaygın yöntemdir. Bu yöntemde hipnoza girme süreci gözü bir noktaya sabitlemeyle başlar, nefes egzersizleri ve gevşeme teknikleri ile devam eder. Hipnoz hali oluştuktan sonra ilgili problemi aşmaya yönelik telkin ve tekniklerle terapi sürecine geçilir. Terapi sürecinde kullanılan yaklaşımlar konuya göre değişmekle beraber direkt telkin, dolaylı telkin veya görsel imgelemeler içeren egzersizlerle yapılabilir. 

Eriksonian Hipnoz

Eriksonian hipnoz, Milton Erickson tarafından geliştirilmiş bir hipnoz türüdür. Bu yöntemde seans alan kişi hikayeler, metaforlar ve semboller kullanılarak problemin bilinçaltındaki bileşenlerine yönlendirilir. Telkinler, klasik hipnozdaki gibi doğrudan değil, metaforlarla, dolaylı olarak aktarılır. Terapötik hipnozda yaygın olarak kullanılan bir yöntem değildir. 

Grup Hipnozu

Grup hipnozu, birden fazla kişinin aynı anda hipnoz edildiği bir yöntemdir. Bireysel hipnoz seansları kadar etkili değildir zira kullanılan hipnoz indüksiyonu kişiye özel değildir. Gruptaki bazı kişiler için uygun ritimde ilerleyen bir seans, diğerleri için hızlı olabilir. Bu nedenle grup hipnozu genellikle eğitim veya seminer gibi amaçlarla yapılan toplu etkinliklerde, sadece demonstrasyon amacıyla kullanılır. Terapi amacı taşımayan bazı yüzeysel konularda gruplara uygulanması düşünülebilir. (Motivasyon amaçlı)

Tıbbi Hipnoz

Tıbbi hipnoz, tıbbi amaçlarla kullanılan bir hipnoz türüdür. Kronik ağrıların azaltılması, diş çekimi veya anestezisiz cerrahi müdahaleler gibi durumlarda tıbbi hipnozdan yararlanılabilir. Tıbbi hipnoz, kişinin ağrıyı daha az hissetmesine ve ameliyat sırasında daha rahat olmasına yardımcı olabilir. Hipnoza girme becerisi üst düzeyde olan (somnamblist) kişilerde etkili olabilse de herkeste aynı etkiyi göstermez. 

Klinik Psikolojide Hipnoterapi

Klinik psikolojide hipnoterapi, psikolojik sorunların tedavisinde kullanılan bir tamamlayıcı terapi türüdür. Hipnoterapi, sorunların kaynağını bilinçaltı düzeyde ele alır. Klinik psikolojide hipnoterapi, genellikle anksiyete, depresyon, travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) gibi sorunların tedavisinde kullanılsa da psikolojik temelli sorunların hemen hepsinde, az ya da çok fayda sağlar.

Regresyon Hipnozu

Kişinin bilinç dışına itilmiş olan geçmiş hatıralarına dönmesine izin veren bir yaklaşımdır. Bu yöntem, bazı konulardaki terapilerde (örn. TSSB – Travma Sonrası Stres Bozukluğu) keşif amacıyla, klinik psikolog ve psikiyatrist hekimler tarafından kullanılabilir.

Otohipnoz

Otohipnoz, kişinin kendi kendine hipnoz uyguladığı bir yöntemdir. Kullanım alanı kısıtlıdır. Hipnoterapistle yapılan terapötik seansların yerini alamaz, terapi amacıyla kullanılmaz. Otohipnoz yöntemi, genellikle stres azaltma, performans geliştirme ve yaratıcılığın artırılması gibi amaçlarla kullanılır.

Hipnoza Yatkınlık Ne Demek?

Hipnoza girme becerisine hipnozabilite ya da hipnotizabilite denir. 

Bireylerin hipnotizabilite seviyesi yaşına, kişilik özelliklerine, geçmişteki deneyimlerine ve hatta iletişim becerilerine göre bile değişkenlik gösterebilir. Telkine yatkınlığınız ne düzeyde olursa olsun, her insan hipnozun 6 derinlik seviyesinden birine kolaylıkla ulaşabilir.

  • Bazı çalışmalar, toplumun yaklaşık %10 ile %15’inin yüksek seviyede bir hipnotizabilite yeteneğine sahip olduğunu gösteriyor. Bunların %3’ü ise çok derin hipnoza girme yeteneğine sahiptir. Bu bireylere somnambulist adı verilir.
  • Toplumun %10 ile %15’i ise oldukça düşük bir hipnotizabiliteye sahip. Ancak bu kategoridekiler de hipnoza girebilir, hipnoterapi ile başarılı sonuçlar alabilir.
  • Geri kalan insanlar ise ortalama bir düzeyde hipnotizabilite yeteneğine sahiptirler. Yani herkes, belli bir seviyede hipnoza girme yeteneğine sahiptir.
 

“Kovanızı suyla doldurmak için kuyunun en derin noktasına daldırmanıza gerek yoktur”Yani ne derinlikte hipnoza girerseniz girin, hipnoterapiden fayda görmeniz mümkündür.

Bazı insanlar diğerleri kadar kolay konsantre olamayabilir. Bazılarının dikkatlerini toplaması zor olabilir… Dikkat eksikliği klinik bir konudur öyle değil mi? Ya odaklanma problemi olanlar?… Bu tür zorluklar yaşayan bazı kişilerin hipnoza girmekte de zorlanmaları da ihtimal dahilindedir elbette.

Hipnotik Derinlik Nedir?

Farklı ölçekler derinliği farklı kriterlerle değerlendirse de pratikte hipnozun temel olarak üç derinlik aşaması vardır:

  • Hypnoidal (Hipnoidal) : Hızlı göz hareketlerinin (REM) oluşmasıyla gözlemlenir. Bu derinlikte, gözler hızlı hareketlerle titreşir. Hipnozun en hafif, ilk derinlik aşamasıdır. Terapi amaçlı bir çok konu için bu derinlik yeterlidir.
  • Kataleptik : Gözlerin yanlara (sağa-sola) doğru hareket ettiği gözlemlenir. Katalepsi, hipnozun orta derinlik aşamasıdır.
  • Somnambulism : Gözler göz kapaklarının altında yukarı doğru yuvarlanır. En derin ve en verimli hipnoz aşamasıdır. Somnambulist kişiler toplumda %3 ila %5 oranındadır. Somnambülizm “doğal uyurgezer” anlamına gelir ancak somnambulistik derinlik de kesinlikle bir uyku hali değildir.
 

Aslında hipnozla ilgili araştırmalar yapan bilim insanlarının hipnoz derinliğini ölçmek için oluşturdukları birçok farklı ölçek vardır. Bu derinlik ölçeklerinden bazıları şunlardır:

  • Davis – Husband ölçeği, derinliği 30 seviyede değerlendirir.
  • Le-Cron – Bordeoux ölçeği, derinliği 50 seviyede değerlendirir.
  • Stanford ölçeği, derinliği 12 seviyede değerlendirir.
  • Arons Depth Scale ise hipnozu 6 seviyede değerlendirir.

TDK’nın Trans Tanımı ve Hipnozun Yanlış Algılanması

Türk Dil Kurumu’nun “trans” kelimesine verdiği tanım, hipnozun bilimsel ve terapötik yönünün yanlış anlaşılmasına yol açmaktadır. TDK’nın sözlük tanımı, hipnoz terapisi gerçekleriyle bağdaşmamaktadır ve bu durum, halk arasında “hipnoz” ve “trans durumu” kavramlarının sıklıkla karıştırılmasına neden olmaktadır. Bu karışıklık, hipnozun yanlış anlaşılarak korkulan bir olgu haline gelmesine yol açabilmektedir.

Hipnozun Bilimsel Anlamı ve TDK Tanımındaki Çelişki

Türk Dil Kurumu’nun “trans” kelimesine yüklediği anlam, medyumluk ve hipnoz terimlerini yanlış bir şekilde yan yana kullanarak betimlemektedir. TDK’nın tanımı şu şekildedir:

  1. “Medyumların ruhla ilişki kurdukları zaman girdikleri özel hipnoz durumu.”
  2. “Kendinden geçme, içinde bulunduğu ortamdan başka bir dünyaya veya havaya geçme.”
 

Bu tanımlar, hipnozun yanlış anlaşılmasına katkıda bulunmaktadır. “Transa geçme” teriminin spiritüalizm bağlamında tanımlanması, trans kavramını yanlış olarak bir “hipnoz durumu” olarak betimlemektedir. Hipnoz mistik veya okült bir uygulama değildir. Falcılık ya da büyücülük gibi şeylerle de ilgisi yoktur. Dünyada ve Türkiye’de yıllardır psikiyatrist hekimlerin, psikologların ve dünyanın dört bir yanından gelen bilim insanlarının katılımıyla Hipnoz Kongreleri düzenlenmektedir.   

Hipnozun Gerçek Tanımı ve Terapötik Süreci

Hipnoz tedavisi, bilinçli bir katılım ve işbirliği gerektiren, kişinin her şeyin farkında olduğu, kontrolünü kaybetmediği, güvenli ve konforlu bir terapötik süreçtir. Trans kelimesinin kökeni Fransızca “transe” (kendinden geçme) sözcüğünden gelirken, hipnoz bu tanımın dışında bir durumdur. İnternetteki bazı yanlış tanımlar ve şov amaçlı sunumlar, hipnoz hakkında bilimle ve gerçeklerle bağdaşmayan büyük yanlış anlaşılmalara neden olmaktadır. “Transa geçme”, halk arasında genellikle spiritüalizm ve medyumluk bağlamında kullanılan bir terimdir. Kişinin bilinçli gerçeklikten uzaklaştığı, adeta psikotik bir hali tarif eder. Oysa Hipnoz terapisi bilinçli bir katılım ve işbirliği gerektiren, kişinin her şeyin farkında olduğu, kontrolünü kaybetmediği, gayet güvenli ve konforlu bir terapötik süreçtir.

Hipnoz ve Trans Tanımının Ayrıştırılması

Hipnoz uygulamasının halk tarafından doğru anlaşılması için, psikolog ve hekimlerin hipnoz metodu hakkındaki bilgilendirici makalelerinin “trans” kelimesini içermemesi önemlidir. Hipnozun bilimsel temelleri ve klinik uygulamalardaki yeri, uzmanlar tarafından doğru ve anlaşılır bir dille aktarılmalıdır. TDK’nın “trans” kelimesinin tanımının içinde yer alan ve medyumların ruhlarla iletişim kurmak için girdikleri hipnoz durumu gibi tabirlerin gözden geçirilmesi ve düzeltilmesi gerekmektedir.

Hipnozun Doğru Anlaşılması Önemlidir

Psikolojik rahatsızlıkların tedavisinde etkili bir yöntem olan hipnoz metodu, medyumluk veya spiritüalizmle ilişkilendirilmemelidir. Hipnoz uygulamasının doğaüstü bir durum veya korkulacak bir hal olmadığının bilinmesi gerekiyor. Bu harika terapötik aracın doğru anlaşılması için, uzman psikolog ve hekimlerin “trans” kelimesini hipnoz ile bağdaştırmadan, mesleki pratiklerinin tanımlarını doğru perspektifler içinde izah etmeleri faydalı olacaktır. Bu şekilde, hipnoz ve trans arasındaki farklar vurgulanarak, hipnoz yönteminin gerçek terapötik doğasının doğru olarak ortaya konması sağlanabilir.

Hipnoz Etiği

Hipnoz, kişilerin davranışları ve düşünce kalıpları üzerinde önemli pozitif etkilere sahip olabilen güçlü bir tekniktir. Bu nedenle, hipnoz etiğini de dikkate almak önemlidir. Öncelikle, danışanların alacağı sonuçların kişiden kişiye göre farklılık gösterebileceği hakkında danışanların doğru bilgilendirilmesi şarttır. Önceden herhangi bir seans sayısı vaat etmek, %100 garanti sonuç gibi söylemlerde bulunmak etik ve gerçekçi değildir. Zira her tedavi yönteminde olduğu gibi, hipnoterapide de süreç ve sonuçlar, kişiden kişiye göre farklılık gösterebilir. İnsan faktörünün oluğu hiçbir uygulamada garanti verilemez. 

Hipnozun etkisi ne kadar sürer diye sorulduğunda “hiç merak etmeyin, ilelebet sürer” gibi gerçek dışı söylemlerle danışanlar yanlış bilgilendirilmemelidir. Örneğin grip olan biri, hayatı boyunca bir daha gribe yakalanmaz diyemeyiz. Aynı şekilde, depresyonu yenmiş olan birisi, gerekli şartlar oluşursa tekrar depresyona girebilir. 

Hipnoz, etik kurallara uyan, yetkin, terapi amacıyla kullanılacaksa klinik alt yapısı da olan profesyoneller tarafından (hekimler ve klinik psikologlar tarafından), sadece ve sadece terapi amaçlı kullanılmalıdır. YouTube’da takipçi edinmek için veya gösteri amaçlı hipnoz videoları çekmek ve yayınlamak etik değildir.

Hipnozun Tarihçesi ve Gelişimi

Hipnozun tarihi, insanlık tarihi kadar eskidir. Eski Mısır ve Yunan dönemlerinde, rüyaların ve hipnotik halin insanların sağlığı üzerindeki etkileri üzerine çalışmalar yapılmıştır ancak modern hipnozun temelleri, 18. yüzyılın sonlarında Franz Anton Mesmer tarafından atıldı. Mesmer, “manyetizma” adını verdiği bir yöntem kullanarak hastalarını tedavi ettiğine inanıyordu. Mesmer’in henüz “Hipnoz” terimini kullanmadan yaptığı bu uygulamalar, ruhsal problemlerin insan bedenindeki manyetik sıvıların dengesinin bozulması nedeniyle oluştuğu inancıyla yaptığı uygulamalar olsa da, modern hipnozun temel taşları olmuştur.

Hipnotizma; Milton Erickson, Dr. John Kappas, Dave Elman, James Braid, Freud gibi bir çok bilim insanının ilginç araştırmaları sonucunda evrim geçirerek, bugünkü bilimsel temellere dayanan halini almıştır.

Sıkça Sorulan Sorular

Hipnoz, konsantrasyon ve odaklanmanın en yüksek seviyeye ulaştığı uyku benzeri bir zihin durumudur. Derin bir gevşeme içeren hipnoterapi uygulamaları sırasında kişiler uyumaz. 

Hipnoterapi adı verilen hipnoz tedavisinin kaç seans süreceği, kişinin probleminin niteliğine, bileşenlerine ve hipnozla etkileşim yeteneğine bağlı olarak değişebilir. Bazı konularda sadece birkaç seansta bile sonuç alınabilirken diğer konularda haftalarca veya aylarca süren bir seans süreci gerekebilir.

Bireysel farklılıkların söz konusu olduğu hiçbir terapi ya da tedavi yönteminde %100 garanti verilemez. Bazı kişiler daha fazla sayıda seansa ihtiyaç duyarken bazıları daha az sayıda seansa ihtiyaç duyabilir.  

Hipnoterapi olarak da anılan hipnoz; stres ve kaygı bozukluklarının tedavisi, uyku bozuklukları, fobi ve korkular, kilo verme, özgüven arttırma, sigara bırakma ve benzeri yüzlerce konuda kullanılır. Bazı konularda “tamamlayıcı terapi” olarak çok fayda sağlasa da tek başına birincil tedavi olarak görülmezken; bazı konularda birincil yöntem olarak da kullanılabilir.

Hipnozun etkisinin ne kadar süreceği problemin ne olduğuna ve niteliğine göre değişir. Örneğin daha önce depresyona giren birinin hayatı boyunca bir daha depresyona girmeyeceğinin garantisi yoktur. Eğer uygun şartlar oluşursa elbette aynı problemin tekrarlama olasılığı vardır ancak çoğu zaman, etkileri kalıcıdır. 

Hipnoz terapileri güvenlidir. Ancak psikoz, mani, madde bağımlılığı, paranoya veya ağır ruhsal problemleri olan kişilerde kullanılmaması gerekir. Bu nedenle, kişinin hipnoz için uygunluğu hekim veya klinik psikoloğun yapacağı bir klinik değerlendirme ile belirlenmelidir.

Hipnoz diğer psikoterapi teknikleri ile birlikte kullanıldığında başarı şansını artırabilir. Örneğin, “Bilişsel Davranışçı Hipnoterapi”; BDT ve Hipnoterapötik tekniklerinin bir kombinasyonunu içeren etkili bir terapi yaklaşımıdır.

Evet, bazı kişiler unuttukları hatıraları hipnotik zihin durumundayken hatırlayabilirler. Ancak, bu hatıraların doğruluğu ve objektifliği tartışılır. Zira zihnimizin konfabulasyon özelliği nedeniyle kişinin bilinçaltı hatıraları tamamen çarpıtabilir, değiştirebilir veya kişinin yepyeni ve yanlış hatıralar hatırlamasına neden olabilir. Hatta kişi kendisi bile hatırladığı şeyin %100 gerçek olduğunu zannedebilir.

Geçmiş travmaların keşfedilmesi ve ele alınması için kullanmasıyla ilgili olan terapötik yaklaşıma “Geçmiş Yaşam Terapisi” denir. Hipnotik durumdayken anımsanan geçmiş yaşamlar aslında kişilerin kendi hayal güçlerinin bir ürünüdür. Bilimsel araştırmalar, hipnozla geçmiş yaşamlara gitmek gibi fantastik iddiaların bilimsel bir dayanağı olmadığını gösteriyor. 

Klinik Psikolog BURAK UÇKUN
Klinik Psikolog BURAK UÇKUN

Hipnoterapi diplomasını dünyanın ulusal akreditasyona sahip ilk hipnoterapi akademisi olan, ABD Los Angeles’taki HMI College of Hypnotherapy‘de aldı. Lisans eğitimini yüksek onur derecesiyle ve bölüm ikincisi olarak mezun olduğu İstanbul Nişantaşı Üniversitesi, “Psikoloji” bölümünde tamamladı. “Klinik Psikoloji” alanında Yüksek Lisans eğitimini (tezli) İstanbul Beykent Üniversitesi‘nde başarıyla tamamlayarak Uzman Klinik Psikolog unvanını aldı. Ayrıca inşaat mühendisliği lisans diplomasına da sahip olan Klinik Psikolog Burak Uçkun, "American Hypnosis Association" akredite hipnoterapistler listesinde yer almaktadır. Yetişkinler için Bilişsel Davranışçı Terapi ve Hipnoterapi yönelimli psikoterapi hizmetleri vermekle beraber alandaki uzmanlara Hipnoz eğitimleri de vermektedir.

Yazarın Tüm Makaleleri
Klinik Psikolog BURAK UÇKUN
Klinik Psikolog BURAK UÇKUN

Hipnoterapi diplomasını dünyanın ulusal akreditasyona sahip ilk hipnoterapi akademisi olan, ABD Los Angeles’taki HMI College of Hypnotherapy‘de aldı. Lisans eğitimini yüksek onur derecesiyle ve bölüm ikincisi olarak mezun olduğu İstanbul Nişantaşı Üniversitesi, “Psikoloji” bölümünde tamamladı. “Klinik Psikoloji” alanında Yüksek Lisans eğitimini (tezli) İstanbul Beykent Üniversitesi‘nde başarıyla tamamlayarak Uzman Klinik Psikolog unvanını aldı. Ayrıca inşaat mühendisliği lisans diplomasına da sahip olan Klinik Psikolog Burak Uçkun, "American Hypnosis Association" akredite hipnoterapistler listesinde yer almaktadır. Yetişkinler için Bilişsel Davranışçı Terapi ve Hipnoterapi yönelimli psikoterapi hizmetleri vermekle beraber alandaki uzmanlara Hipnoz eğitimleri de vermektedir.

Yazarın Tüm Makaleleri

Bunlar da ilginizi çekebilir

Sorularınız mı var?

Telefon veya e-posta ile irtibata geçmekten çekinmeyin

Hipnoz Uzmanı ve Klinik Psikolog Burak Uçkun
Klinik Psikolog BURAK UÇKUN

Merhaba...

Sorunuz mu var?

bilgi@hypnotistanbul.com 
Tel: 0539 914 23 10

Sorularınız için telefon ya da e-posta yoluyla irtibata geçmekten çekinmeyiniz.

hypnotistanbul