Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) vs Hipnoterapi

Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) ve hipnoterapi, günümüzde özellikle ruh sağlığı uzmanlarının kullandıkları popüler terapi yöntemleri arasındadır. Ancak bu terapi disiplinleri acaba en iyi terapi yöntemleri olarak kabul edilebilirler mi? BDT mi yoksa hipnoterapi mi daha etkilidir sorusuyla sıkça karşılaşırız. Aslında biri diğerinden daha iyidir demek mümkün değil. Bu iki terapi yaklaşımı, birbirinden farklıdır, ancak biri diğerinden iyidir diyemeyiz. Bilişsel Davranışçı Hipnoterapi, bu iki yöntemin bütüncül yaklaşımlı kullanımıdır. Hipnoterapiyi ana terapi yöntemi olarak benimsemiş bir psikolog ya da psikiyatrist, alet çantasına hipnoterapiyi de eklemeli midir? Ya da BDT terapistleri hipnoterapiyi de öğrenmeli midir? Bu makalede bu sorulara cevap veriyoruz.

İçindekiler

Bilişsel Davranışçı Terapi Nedir?

Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT), hatalı veya işlevsiz düşünce biçimlerini (ve davranışları) değiştirmeye odaklanan bir psikolojik tedavi yöntemidir. BDT kullanan terapistler, kişinin psikolojik sorunlarının genellikle düşünce kalıplarından kaynaklandığını kabul eder. Bu kalıplar genellikle zamanla öğrenilerek kişinin bir parçası haline gelmiştir.

BDT tedavisi danışana bu olumsuz veya işlevsellikten uzak düşünce kalıplarını nasıl tanıyacağını ve sonra nasıl değiştireceğini öğretmeyi hedefler. İşlevsel olmayan düşünce kalıpları, bireyin yaşamında olumsuz etkiler yaratan ve kişinin gerçeklikle olan ilişkisini bozabilen bilişsel çarpıtmalardır. Örneğin; 

  • “Kimse beni sevmiyor.”
  • “Başarısız olacağımı biliyorum.”
  • “Para kazanmak çok zor.”
  • “Hiçbir şeyi doğru yapamıyorum.”
  • “Evliliğimde başarısız oldum, demek ki evlenmek bana göre değilmiş”
  • “Yatmadan önce bir kadeh şarap içmek rahatlamama yardımcı oluyor”
 

Adından da anlaşılacağı gibi Bilişsel Davranışçı Terapi yani “Kognitif Davranışçı Terapi”, iki bileşene sahiptir. “Kognitif”, bir kişinin herhangi bir zamanda kafasında gerçekleşen çeşitli bilinçli düşünce süreçleriyle ilgili olan bilişle ilgilidir. “Davranış” ise adı üstünde; kişinin herhangi bir durumda nasıl davrandığıyla ilgilidir. Aslında herhangi bir düşünce süreci de bir “davranış” olarak kabul edilebilir.

Bu nedenle, Bilişsel Davranışçı Terapi tamamen “düşünceleri tanımlama, bu düşünceleri bilinçli bir şekilde değiştirme ve yeni davranışları uygulayarak zaman içinde otomatik hale getirme” konusuna odaklanır. Bu süreç genellikle zaman içinde küçük adımlarla gerçekleştirilir, böylece kişi zamanla hayatında ve davranışlarında olumlu değişiklikler gerçekleştirebilir.

Yıllardır kullanılan bazı harika terapi yöntemlerinin yüksek orandaki başarılarına rağmen kimi hastalarda  istenilen sonuçları vermemesi, psikoterapilerde bütünsel yaklaşımı zorunlu hale getirmiştir. Günümüzde hipnoterapi (hipnoz), bütüncül yaklaşımlı terapilerde yaygın olarak kullanılan yardımcı yöntemlerin başında gelmektedir.

Hipnoterapi Nedir?

Hipnoterapi, bir hipnoterapistin danışanını hipnotik bir hale ulaştırarak, sorunu bilinçaltındaki kaynakları harekete geçirmek suretiyle çözmesini sağladığı terapötik bir süreçtir. Bu makaleyi hipnoz nedir konusunda bir bilgi yazısına dönüştürmeyeceğiz. Zaten sitemizde bununla ilgili birçok içeriğimiz var. Yazımızın ana konusu aslında Bilişsel Davranışçı Hipnoterapi’nin ne olduğu ve BDT ile Hipnoz yöntemlerinin birbiriyle dansıdır.

Hipnoz yönteminde terapistin odaklandığı şey, “danışanın bazı yaşam olaylarına otomatik olarak nasıl tepki verdiği” olacaktır. Hipnozu tamamlayıcı terapi olarak kullanan bir terapistin kullanacağı en temel stratejiler şunlar olacaktır:

  • Yeniden çerçeveleme,
  • İmajinasyon,
  • Direkt telkinler,
  • Dolaylı telkinler,
  • Geleceğe yönelik görselleştirme
 

Bir hipnoterapist, genellikle kişinin bilinçaltındaki otomatik tepkileri ve davranışları nasıl değiştirebileceğine odaklanır. Bu ne demek, açıklayalım:

Bilinçdışı zihniniz bilinçli zihninizden çok daha hızlı hareket eder. Vücudunuzdaki süreçlerin çoğunu bilinçaltı zihin yürütür ve olaylara otomatik olarak çok hızlı tepki verir. Mesela, sıcak bir tencereye dokunduğunuzda elinizi hızlıca çektiğinizi düşünün… veya karşıdan gelen bir araba size korna çaldığında nasıl aniden geri sıçradığınızı düşünün… İşte bunlar aslında bilinçsiz, otomatik tepkilerinizdir.

Aynı şekilde, karmaşık bir yapıya sahip olan beyniniz de belirli tetikleyicilere belirli tepkiler vermek üzere bazı nöron ağlarını ateşler. Örneğin belki bir böcek görmek fobik bir tepkiye neden olabilir. Veya koridorda patronunuzu görmek orantısız bir kaygıya neden olabilir. Bazı insanlar sunum yapmaları gerektiğinde terler, aşırı heyecanlanır. Bu tepkiler istem dışı oluşur. İnsan “birazdan sunum yapacağım; şöyle bir güzel terleyeyim de heyecanım gitsin” diyerek ter bezlerini kendisi aktive edemez öyle değil mi?

Bilişsel Davranışçı Hipnoterapi Nedir?

Bilişsel Davranışçı Hipnoterapi, Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) tekniklerini hipnoz ile birleştiren terapötik bir yaklaşımdır. Bu yöntemde, BDT’nin düşünce ve davranış kalıplarını tanıma ve değiştirme üzerine odaklanan stratejileri, hipnoterapinin bilinçaltına erişim sağlayarak derinlemesine değişiklik yapma yeteneği ile entegre edilir. Bu birleşim, danışanların bilinçli ve bilinçdışı zihinlerindeki olumsuz kalıpları daha etkili bir şekilde tanımlamalarına ve dönüştürmelerine olanak tanır, böylece daha hızlı ve kalıcı değişimler sağlanabilir. 

Bir yaklaşımın gerçekten “bilişsel-davranışsal” olabilmesi için, danışanın sorununun bilişsel davranışçı terimlerle kavramsallaştırılmasına veya bir “çalışma modeline” sahip olması gerekir.

Bilişsel-Davranışsal Hipnoterapi, hipnoterapiye yönelik üç ana yaklaşımdan birini tanımlamak için kullanılan bir terimdir. Diğer ikisi sırasıyla Milton Erickson ve Sigmund Freud’un çalışmalarından kaynaklanan Ericksonian ve Psikodinamik yaklaşımlardır. Birbirlerinden farklı varsayımları, dili ve yöntemleri benimsemelerine rağmen neredeyse tüm hipnoterapi uygulamaları, bu üç geniş kategoriden birine girer.

BDT ve Hipnoterapi’nin Farklı Mekanizması

Yetenekli bir hipnoterapist, kişinin zihninde sorunlara neden olan devreleri önce aktif hale getirir (duyguyu belli bir oranda tetikler), sonrasında hipnotik teknikler kullanarak, beynin bu tür durumlara nasıl tepki vermesi gerektiğini yeniden tanımlar. Böylece belli bir olaya karşı verilecek yeni tepkileri harekete geçiren yeni nöron bağlantıları oluşturulmuş olur. Yani bir “yeniden öğrenme” işlemi gerçekleşmiş olur. İnsanlar her yeni bilgi öğrendiklerinde beyinde yeni nöron ağları oluşur.

BDT de aslında aynı şeyi yapıyor ama bunu daha dolaylı bir yoldan yapıyor: Bilişsel Davranışçı Terapilerde de önce problemin doğasıyla ilgili daha olumlu ve işlevsel “düşünce biçimleri ve davranışlar” belirlenir.

Daha sonra, bu yeni düşünce ve davranışlar, kişinin günlük yaşamında bilinçli olarak ve sistematik bir şekilde tekrar edilir. Örneğin; bazı ev ödevleri vasıtasıyla “olumsuz düşünceleri fark etme ve bunları daha olumlu ve gerçekçi düşüncelerle değiştirme çalışmaları” yapılır. Bu ödevler davranışsal olduğu gibi, bilişsel de olabilir. Örneğin depresyon tedavisi gören bir hastanın davranışsal ödevlerinden biri, her hafta 30 dakikalık yürüyüşler yapmak olabilir.

Bu tekrarlar, zamanla kişinin otomatik olarak tepki verme şeklini değiştirir. Başlangıçta bilinçli olarak uygulanan bu yeni düşünce ve davranışlar, zamanla kişinin bilinçdışına işlenerek otomatik hale gelir. Bu sürecin sonucunda, kişi daha sağlıklı ve olumlu düşünce, aynı zamanda davranış kalıplarını içselleştirir. Böylece, bu yeni kalıplar günlük yaşamda daha doğal ve otomatik bir biçimde kendini gösterir.

Hipnoz doğrudan bilinçdışı zihinle ilgilendiğinden, çok daha hızlı sonuçlar elde etme eğilimindedir; çünkü gerekli değişiklikleri yapmak için önce semptomla bilinçli olarak baş etmeye çalışmak gibi uzun bir süreçten geçmek zorunda kalmadan sonuca ulaşmayı sağlayabilir.

BDT ve Hipnoterapi Arasındaki Ortak Noktalar

Bu iki terapi yöntemi aslında birbirinden çok farklı olsa da bazı ortak noktaları vardır. Her ikisi de SUDs ölçeğini kullanır. SUDs (Subjective Units of Distress Scale), kişinin yaşadığı sıkıntı, stres veya anksiyete düzeyini subjektif (kişisel) olarak değerlendirmek için kullanılan bir ölçektir. 0’dan 10’a kadar bir skalada, 0 hiçbir sıkıntı, stres veya anksiyete hissetmediğini, 10 ise en yüksek düzeyde sıkıntı, stres veya anksiyete yaşadığını gösterir. Terapistler, danışanların belirli bir durumda veya düşüncede ne kadar rahatsızlık hissettiğini belirlemek ve terapi sürecindeki değişiklikleri takip etmek için bu ölçeği kullanır.

Örneğin; Bir böcek düşündüğünüzde ne kadar kötü hissedersiniz? Sunum yapmanız gerektiğinde ne kadar rahatsız hissedersiniz? Bir şeyleri sıfırdan ona kadar bir ölçekte derecelendirmek, terapistin terapi öncesi ve sonrası problemin hissedilen duygusunun ne kadar kötü olduğunu anlamasına yardımcı olur.

Hem BDT hem de hipnoterapide “terapist-danışan ilişkisi” önemlidir. Elbette ki hangi terapi yöntemi kullanılırsa kullanılsın, danışanla terapist arasındaki uyum ve terapötik bağ, terapinin başarısını önemli ölçüde etkiler. Danışanın sürece güvenmesi ve terapide verilen ev ödevlerini yerine getirmesi için terapötik bağ her iki terapide de çok önemlidir.

Her iki terapi türü de kişinin beynindeki nöron yollarını değiştirmeyi hedefler. Terapi başarılı olmuşsa bunun sebebi; kişinin düşünme, hissetme ve ve/veya davranma şeklini aslında bilinçdışı düzeyde değiştirmiş olmasıdır.

BDT ve Hipnoterapi Arasındaki Farklar

Artık hipnozun bilişsel davranışçı terapiyle ne kadar örtüştüğünü anladığınıza göre, bunların nerelerde farklılaştığına da bir göz atalım.

Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) doğrudan bilinç dışıyla ilgilenmez; sadece bilinç ile ilgili olan bilişsel süreçleri ele alır. Terapist, danışana yeni düşünme stratejileri öğreterek yeni bilişsel beceriler kazandırmakla beraber, bilinçli olarak bazı davranış değişiklikleri yapmasını sağlamaya odaklanır. Bu nedenle sadece BDT ile ilerleyen terapi süreçleri, genellikle hipnoz ile de desteklenen bütüncül terapilerden daha uzun sürer. Bilinçli çabayla yapılan değişikler, zaman içinde yeni bilinçdışı kalıplara dönüşür. Bilinç dışı süreçler de BDT ile eş zamanlı olarak ele alınırsa, terapi süreci daha da kısalabilir. 

Tipik BDT terapisti, danışanın kötü bir sorunu ustaca ele almasına ve onunla baş etme becerilerini geliştirmesine yardımcı olacaktır. Örneğin sosyal kaygı bozukluğu için bilişsel davranışçı terapi yapıldığında BDT’nin hedefi; “Gelin bu hissi azaltalım veya nasıl başa çıkılacağını öğrenelim. Böylece sosyal ortamlarda kendinizi daha iyi (daha az kötü) hissedersiniz” bağlamında olacaktır. Bu konuda hipnozu kullanmayı tercih eden bir terapist ise önce bu sosyal anksiyeteyi otomatik olarak tetikleyen bilinç dışı unsurları tamamen yok edip, ardından onun yerine olumlu bir şeyler inşa etmek isteyecektir. Eğer sosyal kaygının bilinç dışı unsurlarını da tamamen sıfırlayabilirsek, muhtemelen danışanımızın otomatik olarak çok daha kendinden emin hissetmesine ve harika bir özgüven seviyesine sahip olmasını sağlamış oluruz.

Hipnozla, bir sorunun gerçek (bilinçdışı) kökünü çok hızlı bir şekilde ele almak genellikle mümkündür. Sadece BDT gibi bilinçli bir müdahaleyle sınırlı kalırsak, o zaman sorunun nedenini sadece tahmin edebiliriz ve genellikle sorunu çözmek için çok daha fazla zaman ve çaba harcamamız gerekebilir. Ancak her şey “bilinçaltı” değildir. Bazı konularda, bilişsel süreçlerin de BDT ile ele alınması gerekebilmektedir.

Bu noktada şunu özellikle belirtmekte fayda var: “Hipnoterapi BDT’den daha iyidir” demiyoruz. BDT ile Hipnoterapi, birbirini destekleyen iki farklı yaklaşımdır. Çalışma prensipleri farklı gibi görünse de birbirinden beslenir.

Hipnoterapi yaparken çoğu zaman BDT prensiplerini kullanırız. Hatta bazı karmaşık konularda problemin hem bilinçli hem bilinç dışı düzeyini ele almak için BDT ve hipnoterapinin bütünsel bir yaklaşımla kullanılması gerekebilir. Bu iki yöntemin birleşiminden oluşan bütüncül yaklaşıma Bilişsel Davranışçı Hipnoterapi diyoruz.

Hipnoz, tedavinin kendisi değil, tedavide kullanılan bir araçtır. Bunu “iğne yapmak” gibi düşünün. İğne, hipnozdur; iğnenin içine koyduğunuz ilaç ise BDT prensipleri ve terapistin klinik altyapısıdır. Bu nedenle, Hipnoterapiyi en etkili şekilde kullanama yetisi olanlar klinik psikologlar ve hekimlerdir.

Sonuç; “Esnek Bir Terapist Olun”

Bir terapist olarak kullandığınız terapi yaklaşımları ne kadar çeşitlendirirseniz, danışanlarınıza sunabileceğiniz destek ve çözüm yelpazesi de o kadar genişler. Ne kadar esnek olursanız, insanların değişmesine o kadar çok yardımcı olabilirsiniz. Kanıta dayalı ve dünyada en yaygın kullanılan terapi yöntemlerinden olan Bilişsel Davranışçı Terapiyi mutlaka öğrenin. BDT’nin yanı sıra kaliteli bir hipnoz eğitimi alın. BDT’yi hipnoz ve hipnoterapi ile birlikte kullanırsanız, danışanlarınıza daha etkili bir şekilde yardım etme fırsatınız olur.

Hipnozu ve BDT’yi bir arada kullanmanın gücünü göz ardı etmek, terapi alanındaki potansiyeli tam olarak kullanmamak anlamına gelir. Her iki yöntemin de kendine özgü avantajları ve dezavantajları vardır. Ancak bu yöntemlerin her ikisi de kanıta dayalı terapi yöntemleridir ve birbiriyle mükemmel bir uyum içindedir. İyi bir hipnoterapist, en başarılı sonuçlar için Bilişsel Davranışçı Terapi uygulamayı da bilmelidir.

Bir klinisyenseniz ve alet çantanıza hipnoterapi yöntemini de eklemek istiyorsanız; hipnoz yapmayı tüm incelikleriyle öğrenerek klinik çalışmalarında uygulamak isteyen hekim, psikolog ve terapistlere yıllardır sunduğumuz hipnoz eğitimi programının müfredatını, ilgili linkten inceleyebilirsiniz.

Picture of Klinik Psikolog BURAK UÇKUN

Klinik Psikolog BURAK UÇKUN

Hipnoterapi diplomasını dünyanın ulusal akreditasyona sahip ilk hipnoterapi akademisi olan, ABD Los Angeles’taki HMI College of Hypnotherapy‘de aldı. Lisans eğitimini yüksek onur derecesiyle ve bölüm ikincisi olarak mezun olduğu İstanbul Nişantaşı Üniversitesi, “Psikoloji” bölümünde tamamladı. “Klinik Psikoloji” alanında Yüksek Lisans eğitimini (tezli) İstanbul Beykent Üniversitesi‘nde başarıyla tamamlayarak Uzman Klinik Psikolog unvanını aldı. Ayrıca inşaat mühendisliği lisans diplomasına da sahip olan Klinik Psikolog Burak Uçkun, "American Hypnosis Association" akredite hipnoterapistler listesinde yer almaktadır. Yetişkinler için Bilişsel Davranışçı Terapi ve Hipnoterapi yönelimli psikoterapi hizmetleri vermekle beraber alandaki uzmanlara Hipnoz eğitimleri de vermektedir.

Yazarın Tüm Makaleleri
Picture of Klinik Psikolog BURAK UÇKUN

Klinik Psikolog BURAK UÇKUN

Hipnoterapi diplomasını dünyanın ulusal akreditasyona sahip ilk hipnoterapi akademisi olan, ABD Los Angeles’taki HMI College of Hypnotherapy‘de aldı. Lisans eğitimini yüksek onur derecesiyle ve bölüm ikincisi olarak mezun olduğu İstanbul Nişantaşı Üniversitesi, “Psikoloji” bölümünde tamamladı. “Klinik Psikoloji” alanında Yüksek Lisans eğitimini (tezli) İstanbul Beykent Üniversitesi‘nde başarıyla tamamlayarak Uzman Klinik Psikolog unvanını aldı. Ayrıca inşaat mühendisliği lisans diplomasına da sahip olan Klinik Psikolog Burak Uçkun, "American Hypnosis Association" akredite hipnoterapistler listesinde yer almaktadır. Yetişkinler için Bilişsel Davranışçı Terapi ve Hipnoterapi yönelimli psikoterapi hizmetleri vermekle beraber alandaki uzmanlara Hipnoz eğitimleri de vermektedir.

Yazarın Tüm Makaleleri

Bunlar da ilginizi çekebilir

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Sorularınız mı var?

Telefon veya e-posta ile irtibata geçmekten çekinmeyin

Hipnoz Uzmanı ve Klinik Psikolog Burak Uçkun
Klinik Psikolog BURAK UÇKUN

Merhaba...

Sorunuz mu var?

bilgi@hypnotistanbul.com 
Tel: 0539 914 23 10

Sorularınız için telefon ya da e-posta yoluyla irtibata geçmekten çekinmeyiniz.

hypnotistanbul