Anksiyete Türleri ve Belirtileri

Anksiyete bozukluğu, kaygı bozukluklarını bir şemsiye altında toplayan genel bir terimdir. Anksiyete bozuklukları, tanı kriterleri ve semptomlarına göre farklılıklar gösterir. Farklı tedavi yöntemleri, farklı anksiyete türleri için farklı düzeylerde başarılı sonuçlar verir. Anksiyete bozukluğu türlerinden bazıları ilaç tedavisine ihtiyaç duymayabilirken (örn. özgül fobiler gibi), bazı türdeki kaygı bozukluklarında (örn. yaygın anksiyete bozukluğu) anksiyete bozukluğu tedavisi genellikle ilaçların yanı sıra farmakolojik tedaviye eşlik eden bazı terapi kombinasyonlarıyla yürütülür. Hipnoterapi de anksiyete bozukluğu kategorisindeki bazı kaygı bozukluklarında fayda sağlayan terapi yaklaşımlarından biridir.

Anksiyete bozukluğu (kaygı bozukluğu), bedensel belirtilerin de eşlik ettiği orantısız, sebepsiz ve kontrol edilemez bir kaygı ve korku hali olarak tanımlanabilir. Bu makalede anksiyete bozukluğu türleri ve DSM-5’teki kaygı bozukluğu türlerinin doğası ile ilgili genel konuları ele alıyoruz. Kaygı bozukluğu nedir ve anksiyete bozukluğu tedavileri nelerdir” sorusunun detaylı cevabı için, Hipnoz ile Anksiyete Bozukluğu Tedavisi başlıklı yazımı da okumanız, bu konuda geniş bilgi almanıza yardımcı olabilir.  

İçindekiler

anksiyete türleri, kaygı bozukluğu türleri nelerdir infografik.

Anksiyete Bozukluğu Türleri Nelerdir?

DSM-5’e göre (Mental Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı), 11 tane kaygı bozukluğu alt türü vardır. Bunlar:

  • Yaygın Kaygı Bozukluğu (Genelleştirilmiş Kaygı Bozukluğu)
  • Panik Bozukluğu
  • Sosyal Kaygı Bozukluğu (Sosyal Fobi)
  • Özgül Fobiler (Spesifik Fobiler)
  • Agorafobi
  • Seçici Konuşmazlık (Mutizm)
  • Ayrılma Kaygısı Bozukluğu
  • Maddenin/İlacın Yol Açtığı Kaygı Bozukluğu
  • Başka Bir Sağlık Durumuna Bağlı Kaygı Bozukluğu
  • Tanımlanmış Diğer Bir Kaygı Bozukluğu
  • Tanımlanmamış Kaygı Bozukluğu
 

OKB (Obsesif Kompulsif Bozukluk) ve TSSB (Travma Sonrası Stres Bozukluğu), DSM-5’in son versiyonunun yayınlanmasından itibaren artık “anksiyete bozuklukları” kategorisinde yer almasa da kaygı bozukluklarının birçok özelliğini taşırlar anksiyete belirtileri bu bozukluklarda da yaygın olarak görülür. Aşağıda OKB’den ayrıca bahsedeceğiz. Şimdi anksiyete bozuklukları nelerdir, gelin her birini kısaca tanımlayalım:

Yaygın Anksiyete Bozukluğu (YAB)

Anksiyete türleri nelerdir? Tedavisi nasıl olur? Hipnoz ile anksiyete (kaygı bozukluğu) terapisi nedir? Yaygın anksiyete bozukluğu, kişinin günlük aktiviteleri engelleyecek düzeyde olmak üzere sürekli ve aşırı bir endişe duygusu içerir. Bu endişeye gerginlik, huzursuzluk, kolayca yorulma, konsantrasyon güçlüğü veya uyku problemleri gibi bazı fiziksel semptomlar da eşlik edebilir. Endişelerin odaklandığı şeyler genellikle işle ilgili sorumluluklar, kendi sağlığı ya da aile fertlerinin sağlığı, ev işleri, günlük meseleler, ilişkiler gibi olağan şeylerdir. Bu duruma yaygın anksiyete bozukluğu denmesinin sebebi, kişinin sadece belli durumlarda değil, herhangi bir yer, zaman ya da olaya bağlı olmaksızın hemen hemen her zaman bir kaygı içinde olmasıdır.

Panik Bozukluk

Panik bozukluğunun temel belirtisi, tekrarlayan panik ataklardır. Panik bozukluğu olan insanlar tekrar panik atak yaşamakla ilgili yoğun bir endişe duydukları için tekrar bir panik atak yaşayabileceklerini düşündükleri durumlardan kaçınmaya çalışırlar. Panik ataklarda kalp çarpıntısı, terleme, nefes darlığı, boğulma hissi, baş dönmesi, baygınlık hissi, titreme, sıcak basması, mide bulantısı, kontrolü kaybetme duygusu, ölüm korkusu gibi belirtiler görülür. 

Semptomlar çok şiddetli olduğu için, panik atak geçiren kişiler kalp krizi başka ciddi bir hastalık geçirdiğini düşünerek acil servise giderler. Panik ataklar, depresyon veya TSSB (Travma Sonrası Stres Bozukluğu) gibi diğer zihinsel bozukluklarla da ortaya çıkabilir. 

Spesifik (Özgül) Fobiler

Fobi, genellikle belirli bir nesne veya durumla ilgili aşırı, mantıksız ve orantısız bir korku hali hissedilmesidir. Kişiler genellikle bu korkularının aşırı ve mantıksız olduğunu bilirler (kedi fobisi gibi), ama üstesinden gelemezler. Bu korkular, kişilerin korktukları uyaranlardan veya durumlardan kaçınmalarına sebep olur. Örneğin; uçak korkusu, topluluk önünde konuşma korkusu, kedi-köpek fobisi, böcek korkusu. Hipnoz tedavisi, özellikle özgül fobiler konusunda çok etkili bir doğal tedavi yöntemidir. Hipnoz ile anksiyete bozuklukları kategorisindeki spesifik fobilerin tedavisi genellikle birkaç seansta ilaçsız olarak yapılabilmektedir. 

Agorafobi

Agorafobi, kaçmanın zor veya utanç verici olabileceği veya panik belirtileri hissederse o anda yardım bulamayacağını düşündüğü durumlardan korkma ve kaçınma halidir. Hissedilen korku aslında gerçek durumla orantısızdır. Genellikle altı ay veya daha uzun sürerken, kişinin günlük hayatındaki işlevselliğinde sorunlara neden olur. Agorafobisi olan bir kişi bu korkuyu şu türdeki durumlardan iki veya daha fazlasında hisseder:

  • Toplu taşıma araçlarında bulunmak,
  • Kapalı yerlerde bulunmak,
  • Tek başına evden dışarı çıkmak
  • Açık alanlarda bulunmak,
  • Kalabalığın içinde olmak ya da kuyrukta beklemek,
 

Birey bu tür aktif olarak durumdan kaçınır ya da bir refakatçiye ihtiyaç duyar. Tedavi edilmeyen agorafobi, kişinin evden çıkmasına engel olacak kadar ciddi hale gelebilir. 

Sosyal Kaygı Bozukluğu (eski adıyla: Sosyal Fobi)

Sosyal kaygı bozukluğu olan kişiler, sosyal etkileşimleri sırasında utandırılma, aşağılanma, reddedilme, hor görülme gibi düşüncelerle yoğun bir kaygı ve korku duyar. Sosyal fobisi olan kişiler, sosyal etkileşimlerden kaçınmaya ya da yoğun bir kaygı hissetse de bu duruma katlanmaya çalışırlar. Örneğin; topluluk önünde konuşma, yeni insanlarla tanışma veya toplum içinde yeme-içme konusunda orantısız bir kaygı hissederler. Bu korku veya kaygı, kişinin günlük hayatını işlevsel bir şekilde sürdürmesinde sıkıntılara neden olur.

Ayrılık Kaygısı Bozukluğu (Ayrılma Anksiyetesi)

Ayrılma Anksiyetesi Bozukluğu ya da diğer adıyla Seperasyon Anksiyetesi olan kişiler, bağlandıkları kişilerden (örn. anne, baba, kardeş, yakın aile fertleri, eş, sevgili vb.) ayrılma konusunda aşırı derecede korku ya da kaygı duyarlar.  Bu duygu, kişinin yaşına uygun olmayan bir boyutta devam eder (çocuklarda en az dört hafta, yetişkinlerde en az altı ay) ve kişinin işlevselliğini olumsuz etkiler. Ayrılma kaygısı bozukluğu (AKB) olan kişiler, sürekli olarak en yakını olan kişiyi kaybetme kaygıları duyabilir, kabuslar görebilir, yalnız uyumaktan kaçınabilir, taşınma ve evlenme gibi konularda sıkıntı yaşayabilir, ilişkilerini bilinç dışı bir çabayla sabote edebilir.

Ayrılık kaygısı bozukluğu olan insanlar ilişkilerinde bazı sorunlarla karşılaşabilir. Terk edilme korkusu yaşayan ve ilişkilerde güvence arayan insanlar oldukları için, bu durum kişinin partneri veya eşiyle olan ilişkilerini etkileyebilir. Kıskançlık ve öfke gibi duyguları çok sık ve yoğun yaşayabilirler. Bu kişiler, terk edilme korkusu nedeniyle zaman zaman çok kıskanç olabilirler. Partnerlerinin başka etkinliklerde olmaları durumunda kaygıları artabilir ve kıskançlık tepkileri gösterebilirler. Ayrıca zaman zaman ani öfke patlamaları da olabilir. Genellikle terk edilme korkusu veya güvensizlik duyguları bu öfkeyi oluşturur.

Bu bozukluğun fiziksel semptomları genellikle çocukluk çağlarında gelişir ancak semptomlar yetişkinliğe kadar devam edebilir. Yetişkinlerdeki ayrılma anksiyetesi bozukluğunda kişiler önemli bağlanma nesnelerinden (örn. eş, çocuk, anne, baba vb.) ayrılma olasılığı düşünceleriyle aşırı kaygılanmakta; bu bağlanma nesnelerine hep yakın olma ihtiyacı hissetmekte ve bir süre sonra da bu bağlanma nesnelerinden ayrılamaz hale gelirler. 

AKB olan kişilerin ilişkileri, bu tür duygusal zorluklar nedeniyle güvensizlik, iletişim sorunları veya kontrolcü davranışlar gibi sorunlara maruz kalabilir. Bununla birlikte, her AKB’li kişinin yaşadığı deneyimler farklı olabilir, dolayısıyla herkeste her zaman bu durumlar yaşanmayabilir. Ayrılma anksiyetesi bozukluğu olan kişiyle ilişki yaşayan partnerlerin de anlayışlı ve destekleyici olmalarının çok önemli olduğunu belirtmekte fayda var. Bu durumla başa çıkmak için profesyonel yardım almak faydalıdır.

Seçici Konuşmazlık (Selektif Mutizm)

Seçici konuşmazlık (Selektif Mutizm), bir çocuğun genellikle normal dil becerilerine sahip olmalarına rağmen okul gibi bazı sosyal ortamlarda konuşmaması ve iletişim kurmaması ile karakterize, karmaşık bir çocukluk kaygı bozukluğudur. Özellikle 4 ila 8 yaşları arasında ortaya çıkar. Bu çocuklar rahat ve güvende hissettikleri ortamlarda normal bir şekilde iletişim kurabilirler ancak kendilerinden konuşmalarının beklendiği bazı sosyal ortamlarda (örn. okulda), konuşmazlar. Bu da akademik sorunlara ve sosyal izolasyona yol açabilir. Seçici mutizmi olan birçok çocuk ayrıca aşırı utangaçlık ve yüksek bir sosyal kaygı yaşarlar.

OKB ve TSSB Anksiyete Bozuklukları mıdır?

Ruh sağlığı uzmanlarının teşhis için kullandıkları “Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El Kitabı”nın (DSM-5) beşinci baskısında OKB (“Obsesif Kompulsif Bozukluk” veya diğer bir değişle; “Takıntı-Zorlantı Bozukluğu”) ve TSSB (Travma Sonrası Stres Bozukluğu), artık resmi olarak anksiyete bozuklukları kategorisinde yer almasa da anksiyete bozukluklarının birçok özelliğini taşırlar ve anksiyete belirtileri her iki durumda da yaygın olarak görülmektedir. DSM-5’in yayınlanmasından önce OKB, bir tür kaygı bozukluğu olarak görülüyordu, çünkü bu saplantılar birçok insan için önemli bir kaygı yaratıyor. OKB ve TSSB, anksiyete bozuklukları kategorisinde olmayıp, “diğer duygu durum bozukluklarına bağlı gelişen anksiyete” kapsamında değerlendirilebilir zira bu durumlarda da anksiyete gelişebilir.

    Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB)

    Obsesif kompulsif bozukluk (OKB), kişilerin obsesyon ve kompulsiyon olarak adlandırılan iki ana belirtiyle karakterizedir. Obsesyon (takıntı), kişinin sürekli olarak tekrarlayan, istenmeyen ve işlevsel olmayan düşüncelere sahip olmasıdır. Obsesyonların unutma kaygısı, (ütüyü prizde unutma, kapıyı kilitlediğini unutma, başka şeyleri unutma vb.), simetri takıntısı, temizlik takıntısı, düzen hastalığı gibi çeşitli türleri bulunur. Bu düşünceler kişinin kendisine çok rahatsızlık verir ve kişi genellikle bu takıntılı düşünceleri kontrol edemez haldedir.
     
    Kompulsiyon ise, obsesyonun neden olduğu rahatsızlığı azaltmak veya önlemek amacıyla yapılan, tekrarlayan kompulsif (zorlantılı) davranışlardır. İnsanların saplantılı düşüncelerin neden olduğu kaygıyı gidermek için sıklıkla yaptıkları davranışlardır. Zorlantılar arasında tekrar tekrar kontrol etme, banyoda her gün birkaç saat vakit geçirmek, sürekli el yıkamak, mikrop bulaşacağından korkmak, sıraya dizmek, bazı davranışları sürekli tekrarlamak, istifçilik, beden imgesi bozuklukları (dismorfik bozukluk), deri ya da saç yolma (trikotillomani) gibi durumlar sayılabilir. OKB’de bu tür durumlarda hissedilen kaygı, büyük oranda irrasyoneldir.
     
    Bu davranışlar kişinin zamanını ve enerjisini tüketirken günlük hayatındaki işlevselliğini de olumsuz etkiler. Obsesyonlar, mikrop korkusu, belirli bir düzende olma ihtiyacı veya bazı tabu konular hakkında (din, cinsellik vb) rahatsız edici düşünceler gibi şeylere odaklanabilir. Bir çok OKB vakasında, kişinin beynindeki kimyasal akışı da düzeltmek amacıyla ilaç kullanımı gerekli oluyor ancak ilaçla beraber terapi de alınması, en etkili çözümü vaat ediyor. “İlaç” ve “terapiler” birbirinin alternatifi değil, tamamlayıcı unsurları olarak görülmelidir.

    Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB)

    Travma sonrası stres bozukluğu (TSSB), travmatik bir olayın ardından ortaya çıkabilen bir durumdur. Ruh halindeki değişiklikler, uyarılma ve tepkisellik gibi belirtileri içerir. İnsanlar travma ile ilgili müdahaleci düşüncelere, anılara ve kabuslara sahip olabilir. Geçmişe dönüşler, aşırı uyanıklık ve uyarılma, kaygı ve hatırlatıcılardan kaçınma, diğer yaygın semptomlardır.

    TSSB, travmatik bir olayın ardından ortaya çıkan ruhsal bir rahatsızlıktır ve bu semptomlar, kişinin hayatını ciddi şekilde etkileyebilir. Kişinin ruh halindeki değişiklikler, aşırı uyarılma ve tepkisellik gibi belirtiler içerir. TSSB’na sahip kişiler, travma ile ilgili müdahaleci düşüncelere, anılara ve kabuslara sahip olabilirler. Ayrıca, geçmişe dönüşler, aşırı uyanıklık, kaygı ve hatırlatıcılardan kaçınma da diğer yaygın semptomlardır. 

    Anksiyete bozukluğu olanlar, doktorunun da iznini almak suretiyle, iyileşme sürecini hızlandırmak amacıyla tamamlayıcı olarak terapi desteği almalıdır. Bu konuda Bilişsel Davranışçı Terapi, Hipnoterapi, EMDR terapisi gibi yöntemler bir arada veya ayrı ayrı, oldukça etkilidir.  

    Anksiyeteye Yol Açan Risk Faktörleri Nelerdir?

    Anksiyete bozukluğu geliştirme olasılığını artıran bazı unsurlar şunlardır:

    • Çocukluk döneminde cinsel veya fiziksel istismara uğramak, kaygı bozukluğunun türü, yoğunluğu ve kişinin yatkınlığı.
    • Öz güven eksikliği, alay edilme korkusu gibi bazı düşünceler.
    • Anksiyete bozuklukları, asosyal olmak veya takıntılı kişilik özelliklerine sahip olmak gibi bazı kişilik tiplerine sahip olmak.
    • Travmatik olaylara maruz kalan bireylerin anksiyete bozukluğu geliştirme riski, diğerlerine göre daha yüksek.
    • Depresyonda olan kişilerin anksiyete problemi yaşama olasılığı daha yüksek. 
    • Madde bağımlılığı olan kişiler.
    • Kaygı bozukluğu, kendinizin ya da yakın çevrenizdeki kişilerin sağlığıyla ilgili duyulan korku, endişe ve buna eşlik eden stresin bir sonucu olabilir.
    • Stresli bir yaşam tarzı.
    • Sorunlu bağlanma stilleri, ileri yaşlarda anksiyete bozukluğu riskini arttırır.
    • Çocuklukta çekingen olan, sosyal iletişimlerinde zorlanan ve başkalarıyla iletişim kurmayan kişiler de risk altındadır.
     

    Türlerine Göre Kaygı Bozukluğu Tedavi Yöntemleri

    Öncelikle unutmamak lazım ki stres ve kaygı bozukluğu olan her bireyin durumu benzersizdir, kendine özgüdür. Bu nedenle, doğru tanı ve tedavi yaklaşımını belirlemek için öncelikle bir uzmana danışmak önemlidir. Böylece sizin durumunuz için en uygun tedavi kombinasyonunu belirlemek mümkün olacaktır. Bazı kaygı bozukluğu türleri ile ilgili terapi ve tedavi yöntemleri şunlardır: 

    • Genel Anksiyete Bozukluğu (GAB) Tedavi Seçenekleri: Bilişsel davranışçı terapi (BDT), Hipnoterapi ve ilaç tedavisinin (örneğin antidepresanlar veya anksiyolitikler) yanı sıra kendi kendinize uygulayabileceğiniz bazı egzersizler de sürece katkı sağlayabilir. (örn. nefes egzersizleri, otohipnoz, meditasyon, gevşeme/rahatlama teknikleri).

    • Panik Bozukluk Tedavi Seçenekleri: Ani ve tekrarlayan panik ataklarla belirginleşen ve kaçınma davranışının ön planda olduğu bu bozuklukta BDT, olası panik atakları kontrol etmeye yönelik bazı gevşeme teknikleri ve hipnoterapinin yanı sıra, ilaç tedavisi de sürecin bir parçası olabilir.

    • Sosyal Anksiyete Bozukluğu Tedavi Seçenekleri: Bilişsel davranışçı terapi, sosyal beceri eğitimi, ilaç tedavisi ve sistematik olarak maruz bırakma terapileri (sosyal durumlara adım adım maruz kalma), birbiriyle eş zamanlı olarak alınabilecek terapi seçeneklerindendir. Hipnoz altında yapılan bir sistematik duyarsızlaştırma içeren hipnoterapi, bu konuda harika bir tamamlayıcı terapi aracıdır.

    • Obsesif-Kompulsif Bozukluk (OKB) Tedavi Seçenekleri: İlaç tedavisine eşlik eden Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT), ERP (Exposure and Response Prevention, Maruz Bırakma ve Tepki Önleme) ve hipnoterapi gibi yöntemler, bu konudaki bazı terapi seçenekleridir. 

    • Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB) Tedavi Seçenekleri: Travmatik bir olayın ardından ortaya çıkan flashback deneyimleri, kabuslar ve uyarılmışlık belirtileri içeren bu bozukluk için; bilişsel davranışçı terapi (BDT), göz hareketleriyle duyarsızlaştırma ve yeniden işleme (EMDR), ilaç tedavisi ve grup terapileri, seçeneklerden bazılarıdır. Travma konusunda uzman bir klinik psikolog ya da psikiyatrist tarafından uygulanan hipnoterapi de travmalar konusunda tamamlayıcı terapi olarak çok faydalı olabilmektedir.

     

    Bu noktada belirtmek gerekir ki belirtilen bu yöntemler birbirine alternatif değil, birbirini tamamlayan yöntemler olarak görülmelidir. Yani anksiyete bozukluğu tedavi süreci içinde ilaç tedavisinin yanı sıra bu yöntemlerin biri ya da birkaçı eş zamanlı olarak bütüncül bir yaklaşımla tedavi programının içinde bulunabilir. Kaygı bozukluklarında en başarılı sonuçlar, bütüncül yaklaşımlı terapi süreçleriyle alınır. Zira bu bozuklukların fizyolojik/nörokimyasal ve bazen genetik temelleri olduğu gibi, psikolojik bileşenleri de vardır. Dolayısıyla sadece semptomatik ilaç tedavisi yerine, tedavi sürecini Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT), Hipnoterapi, EMDR gibi terapötik yöntemlerle, bütüncül bir yaklaşımla desteklemekte fayda vardır.

    Literatürde, terapilerle desteklenen bütüncül yaklaşımlı tedavi süreçlerinin, tek bir yöntemle yürütülenlere göre daha etkili olduğunu destekleyen bir çok bilimsel araştırma mevcuttur. Unutmayın; en etkili sonuçlar, “ilaç + terapi” yaklaşımıyla alınır. Sadece ilaç veya sadece terapi alındığında kişiler genellikle süreci yarım bırakıp bir diğer yönteme yönelirler. Oysa bazı problemlerin hem biyolojik/nörokimyasal, hem de fizyolojik bileşenleri vardır. Tüm bu bileşenler eş zamanlı olarak ele alındığında, en etkili sonuçlar alınabilmektedir. 

    Sıkça Sorulan Sorular

    • Genel Anksiyete Bozukluğu (GAB)
    • Panik Bozukluk
    • Sosyal Anksiyete Bozukluğu (SAB)
    • Obsesif-Kompulsif Bozukluk (OKB)
    • Özgül Fobi (Spesifik Fobi)
    • Agorafobi
    • Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB)
    • Ayrılık Anksiyetesi Bozukluğu
    • Seçici Mutizm
    • Madde / ilaç kaynaklı anksiyete bozukluğu
    • Başka bir tıbbi duruma bağlı anksiyete bozukluğu
    • Diğer anksiyete bozuklukları
    • Tanımlanmamış anksiyete bozukluğu

    Genel anksiyete bozukluğu, sürekli ve aşırı kaygı ve endişeyle karakterizedir. Bu kaygı, günlük aktiviteleri olumsuz etkileyebilir. Belirtiler arasında sürekli bir endişe, huzursuzluk hali, uyku sorunları ve konsantrasyon zorluğu yer alır.

    Anksiyete bozuklukları, türüne göre ve kişinin durumuna göre farklı yaklaşımlarla tedavi edilebilir. Ancak genellikle ilaç tedavisine eşlik eden bilişsel davranışçı terapi, hipnoterapi, psikoterapi, EMDR terapisi gibi bazı terapi ekollerinin bir kombinasyonu, en etkili sonuçları verir.

    Süresi, kişiden kişiye değişebilir. Tedavi sürecinin başarı şansı, kişinin terapi sürecindeki iş birliği ve uyumuna bağlı olduğu gibi semptomların ciddiyetine, bozukluğun türüne, şiddetine ve kişinin tedaviye yanıtına bağlıdır. Bazıları için süreç daha kısa sürebilirken, bazı kişiler için daha uzun bir süreç gerekebilir.

    Anksiyete bozukluklarını önlemek tamamen mümkün olmasa da, stres yönetimi, düzenli fiziksel aktivite, sağlıklı beslenme ve uyku düzeni gibi yaşam tarzı faktörleri, semptomların şiddetini azaltmaya yardımcı olabilir. Yoga, meditasyon, otohipnoz, gevşeme egzersizleri, EFT tekniği gibi kendi kendine yardım yöntemleri, stres yönetimi, gevşeme ve semptomları azaltma veya yönetme konusunda faydalı olabilir.

    Picture of Klinik Psikolog BURAK UÇKUN

    Klinik Psikolog BURAK UÇKUN

    Hipnoterapi diplomasını dünyanın ulusal akreditasyona sahip ilk hipnoterapi akademisi olan, ABD Los Angeles’taki HMI College of Hypnotherapy‘de aldı. Lisans eğitimini yüksek onur derecesiyle ve bölüm ikincisi olarak mezun olduğu İstanbul Nişantaşı Üniversitesi, “Psikoloji” bölümünde tamamladı. “Klinik Psikoloji” alanında Yüksek Lisans eğitimini (tezli) İstanbul Beykent Üniversitesi‘nde başarıyla tamamlayarak Uzman Klinik Psikolog unvanını aldı. Ayrıca inşaat mühendisliği lisans diplomasına da sahip olan Klinik Psikolog Burak Uçkun, "American Hypnosis Association" akredite hipnoterapistler listesinde yer almaktadır. Yetişkinler için Bilişsel Davranışçı Terapi ve Hipnoterapi yönelimli psikoterapi hizmetleri vermekle beraber alandaki uzmanlara Hipnoz eğitimleri de vermektedir.

    Yazarın Tüm Makaleleri
    Picture of Klinik Psikolog BURAK UÇKUN

    Klinik Psikolog BURAK UÇKUN

    Hipnoterapi diplomasını dünyanın ulusal akreditasyona sahip ilk hipnoterapi akademisi olan, ABD Los Angeles’taki HMI College of Hypnotherapy‘de aldı. Lisans eğitimini yüksek onur derecesiyle ve bölüm ikincisi olarak mezun olduğu İstanbul Nişantaşı Üniversitesi, “Psikoloji” bölümünde tamamladı. “Klinik Psikoloji” alanında Yüksek Lisans eğitimini (tezli) İstanbul Beykent Üniversitesi‘nde başarıyla tamamlayarak Uzman Klinik Psikolog unvanını aldı. Ayrıca inşaat mühendisliği lisans diplomasına da sahip olan Klinik Psikolog Burak Uçkun, "American Hypnosis Association" akredite hipnoterapistler listesinde yer almaktadır. Yetişkinler için Bilişsel Davranışçı Terapi ve Hipnoterapi yönelimli psikoterapi hizmetleri vermekle beraber alandaki uzmanlara Hipnoz eğitimleri de vermektedir.

    Yazarın Tüm Makaleleri

    Bunlar da ilginizi çekebilir

    Sorularınız mı var?

    Telefon veya e-posta ile irtibata geçmekten çekinmeyin

    Hipnoz Uzmanı ve Klinik Psikolog Burak Uçkun
    Klinik Psikolog BURAK UÇKUN

    Merhaba...

    Sorunuz mu var?

    bilgi@hypnotistanbul.com 
    Tel: 0539 914 23 10

    Sorularınız için telefon ya da e-posta yoluyla irtibata geçmekten çekinmeyiniz.

    hypnotistanbul