25. Kare Deneyi Saçmalığı (Sözde Sinema Deneyi)
İki tür subliminal görsel mesaj vardır: “Zorlukla görülen (subvisual) görsel mesajlar” ve “gizlenmiş/gömülü (embedded) görsel mesajlar”. Şu meşhur sinema deneyini (25. kare deneyi) muhtemelen bir yerlerde okumuşsunuzdur… Okumayanlar için hatırlatayım;
1957’de iki uyanık pazarlamacı James Vicary ve Francis Thayer, güya reklamcılığa çağ atlatacağını iddia ettikleri bir deney yapmışlar:
New Jersey sinemasında altı hafta boyunca 45.000 seyirciyle, sözde subliminal mesajlar verdikleri bir deney yapmışlar ve güya izleyiciler bu subliminal mesajlardan etkilenmişler…
Deneyi şu şekilde yaptıklarını iddia etmişler:
Seyirci “Piknik” filmini (1955) izlerken, onlara filmin içine gömülmüş şekilde bazı metinler (telkinler) göstermişler. Metinde; “Acıktın mı? Patlamış Mısır ye!” ve “Coca Cola iç!” yazıyormuş… Deneyi yapan Vicary’in iddiasına göre, mesajlar ekranda o kadar hızlı belirip kayboluyormuş ki izleyicinin bilinci bunu göremiyormuş. Ama güya bilinçaltı görüyormuş. Filmdeki sahnelerin içine her 5 saniyede bir olmak üzere, güya saniyenin 1/3000’ne denk gelecek şekilde minik kareler yerleştirilmiş ve bu yazılar ekranda her 5 saniyede bir olmak üzere, saniyenin binde üçü süresince (3/1.000 saniye boyunca) yanıp sönüyormuş. Buna 25.nci kare tekniği diyorlar.
Sinemalarda bir sahne hani 24 kareden oluşuyor ya… Buna 25.nci kareyi eklemek gibi düşünün… İşte bu deneyden sonra Vicary, güya altı haftadaki kola ve patlamış mısır satışlarını önceki altı haftayla karşılaştırmış ve Coca Cola satışlarının %18,1 arttığını, patlamış mısır satışlarının ise %57 arttığını söylemiş…
Etkileyici, değil mi? Oysa gerçekler ve bilim, başka bir şey söylüyor. Hatta Vicary’in kendisi bile…
Bu deney, internette bilinçaltı veya subliminal mesajlarla ilgili bir çok yazıda, hatta subliminal mp3 satışı yapan bir çok kişi tarafından örnek olarak gösteriliyor. (Sanki bilimsel bir kanıtmış gibi). Evet, bu “sözde 25. kare deneyi” o yıllarda James Vicary’ye büyük ün kazandırdı… Adam bu teknolojinin patentini aldı, bir reklam şirketi açtı ve “bilinçaltı reklamcılık” yapmaya başladı. Ama gerçeklerin er geç ortaya çıkma gibi bir huyu var değil mi?
25. Kare Deneyi’nin Düzmece Olduğu İtirafı
25. kare masalı, “uydurulmuş” bir deney olan James Vicary deneyi ile ünlendi… Ama Vicary, 1962’de bir televizyon röportajında bu deneyi uydurduğunu itiraf etti!..
Bilimsel olarak bir deneyin geçerliliği, o deneyin “tekrarlanabilir” olmasına bağlıdır öyle değil mi? İşte bu bağlamda Amerikan Psikoloji Derneği’nin başkanı Dr. Henry Link, Vicary’e bu “Patlamış Mısır Bilinçaltı Reklamcılığı” deneyini tekrarlamayı önermiş… Ve sonunda ne oldu dersiniz?… Vicary bu sözde subliminal mesaj deneyinin sonuçlarının kendisi tarafından kurgulandığını, sonuçların kendi uydurması olduğunu itiraf etmek zorunda kalmış.
Araştırmacı Stuart Rogers, 25. kare deneyinin yapıldığının iddia edildiği sinemanın yöneticisine “James Vicary’in böyle bir bilinçaltı reklam efsanesini nasıl yarattığını” sorduğunda, sinema sahibi öyle bir adamı tanımadığını, sinemasında hiçbir zaman öyle bir deney yapılmadığını söyledi. Aslında Vicary’nin amacı, bilinçaltı reklamcılık konusunda bir mit yaratıp, ona bu konuda büyük meblağlar ödemeye istekli olan saf reklamcılar üzerinden para kazanmaktı. Yani bir nevi sahtekarlık…
Tüm bu olan biten rezaletin yanı sıra, Ocak 1958’de FCC (Federal İletişim Komisyonu) 25. kare tekniği nedir, etkisi nasıl oluyor diye göstermesi için James Vicary’den bu deneyi gözlemcilerin huzurunda tekrar etmesini ve iddiasını kanıtlamasını istedi. Deneye kongre üyeleri, bilim adamları ve gazeteciler de davet edildi. James Vicary bilinçaltı mesajlar verdiğini iddia ettiği deneyi tekrar etti ve doğal olarak, James’in bu safsatasının seyirciler üzerinde hiçbir etkisi olmadı.
Daha sonra, Kanada Yayın Şirketi’nin de yardımıyla bir kez daha deney yapılmasına karar verildi. (E tabi Vicary’nin rezil olan imajını temizle çıkarması gerekiyordu…) Bu vesileyle, yarım saatlik televizyon programı yapıldı ve yayına 352 kere tekrarlanan “Şimdi Ara” mesajı eklediler. Arama sayısında tabi ki hiçbir artış olmadı. James Vicary de artık halkın gözünden iyice düştü, kayboldu.
Daha sonra, 17 Eylül 1962’de, “Advertising Age” adlı gazetede James Vicary ile bir röportaj yayınlandı. Orada da nihayet James Vicary, “SUBLIMINAL REKLAM” deneyinin gerçek olmadığını bizzat kendisi itiraf etti. Bütün bu söylemlerini sadece dikkat çekmek ve ekstra para kazanmak için yaptığını, 25. kare diye bir şeyin olmadığını, bunun kişiler üzerinde de herhangi bir etkisi olmadığını itiraf etti. Ama günümüzde hala, sanki gerçekmiş gibi “25. Kare Deneyi” örnek gösterilerek subliminal telkin mp3 satmaya çalışan veya bu deneye dayanarak bazı bilinçaltı dil öğrenme programları satarak para kazanmaya çalışan kişiler mevcut. Bu tür safsatalara inanmamanızı tavsiye ederim.
25. Kare Tekniği ve Subliminal Mp3 Gibi Saçmalıklara İnsanlar Neden İnanmaya Devam Ediyor?
Bazı insanların safça inandığı bu 25. kare ve subliminal mp3 saçmalığı, dolandırıcılar tarafından karlı bir işe dönüştürüldü. 1980’lerden başlayarak, Amerika Birleşik Devletleri’nde, insanların kilo vermesine, sigarayı bırakmasına, huzur bulmasına, hafızayı ve özgüvenini pompalamasına ve hayatlarını başka şekillerde iyileştirmelerine yardımcı olmak için tasarlanmış birçok subliminal ürünler satılmaya başlandı. 25. kare tekniği kullanılan filmler olduğu iddiasıyla bir çok şehir efsanesi, kulaktan kulağa anlatıldı.
Psikolog Anthony Pratkanis ve Eric Greenwald, Bilinçaltında Kendi Kendine Yardım Subliminal Mp3 Ses kayıtlarının “Çift Kör Testlerini” gerçekleştirdiler. (“Çift-kör test” kavramını, bilimsel deneylerin nasıl yapıldığını bilenler anlayacaktır). Bu tür subliminal mp3 ve video ürünleri üzerinde kapsamlı kör testler yaptılar. Beklendiği gibi, bu mucize vaat eden subliminal mp3 ve subliminal video ürünlerinin hiçbir etkisi olmadı. Ama yeterince araştırma yapmayan insanlar bu safsatalara inanmaya devam ediyor…
90’larda 25. kare tekniği meselesi Rusya’ya geldi. Aynı kayıtlar, alkolü bırakabileceğiniz ve sadece bir ayda sıfırdan uykuda İngilizce öğrenebileceğiniz ve herhangi bir hastalığı tedavi edebileceğiniz iddialarıyla her yerde satılmaya başlandı. 90’lar bir yana, şu anda bile 25. karenin ve bu tür subliminal telkin mp3 kayıtlarının insanı iyileştirdiğini ve yardımcı olduğunu iddia eden çeşitli online hizmetler ve siteler var. Muhtemelen sizin de bu makaleye gelme sebebiniz, bu konuda araştırma yapıyor olduğunuzdandır. Neyse ki işin gerçeği hakkında bilgi sahibi oluyorsunuz, umarım bu makaleyi okuduktan sonra o tür subliminal telkin veya uykuda İngilizce setleri satan sitelere paranızı kaptırmazsınız.
Peki bu saçmalığa olan ilgi neden hala yaygın? Çünkü dünyada ve özellikle ülkemizde pek çok kişi, eleştirel düşünce yetisinden yoksun maalesef. Okuduğumuz ya da duyduğumuz şeyleri sorgulamak yerine, sorgusuz sualsiz her duyduğumuza inanıyoruz. Ülkemizdeki siyasi yönelimi de de aslında muhtemelen bu eleştirel düşünce yoksunluğu şekillendiriyor.
Subliminal mesaj içeren filmler ve mp3’lerle ilgili reklam ve iddiaları çürüten bilimsel araştırmaları bulmak aslında hiç zor değil. Bilinçaltı temizliği gibi bilimsel temeli olmayan uygulamalar ve iddialarla ilgili duyduklarınızı veya okuduklarınızı araştırmaya biraz zaman ayırmak, yeterlidir. Sihirli bir subliminal mp3 dinleyerek ya da sihirli bir video izleyerek içkiyi bırakabileceğinize, herhangi bir psikolojik sorunu aşabileceğinize, veya İngilizce öğrenebileceğinize inanmak kulağa hoş geliyor. Ama bilimden uzaklaşmak en büyük hata olur.
Sonuç olarak; 25. kare tekniği kullanılan filmler veya subliminal mesajlar içeren çizgi film, mp3 gibi medya ürünlerinin bilinç, bilinçaltı, ruh, enerji psikoloji ve diğer benzer konular üzerindeki etkisine dair hiçbir bilimsel kanıt yoktur. Bu efsanenin yaratıcısı da zaten yıllar önce her şeyi uydurduğunu kendisi de itiraf etti. Peki 25. kareye, subliminal mp3’lere inanmaya devam etmek için sebebiniz ne? Bu sorunun cevabını da kendiniz verin.